|
Helâlin Fazileti Haramın Rezaleti |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
zczamaneyolcusu
Kalfa K.Tarihi: 29 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 706
|
Mesaj Seçenekleri
Yanıt Yaz
Alıntı zczamaneyolcusu
Bu mesaj kurallara aykırıysa buradan yöneticileri bilgilendirebilirsiniz.
Gönderim Zamanı: 03 Temmuz 2010 Saat 00:28 |
|||||||||||||||
Helâlin Fazileti Haramın Rezaleti, Helâlin Beyânı ve Dereceleri, Haramın Beyânı (ihya kitabından alıntı)Helâlin Fazileti Haramın Rezaleti, Helâlin Beyânı ve Dereceleri, Haramın Beyânı ve Bu Husustaki Takvânın Ayetler Bu ayette salih amelden önce helâlinden yenmesi emredilmiştir. Salih amelden gayenin helâlinden yemek olduğunu söyleyenler de vardır. Yetimlerin mallarını zulmen (haksız olarak) yiyenler karınlarına ancak ateş doldururlar. (Nisâ/10) Ey mü'minler! Allah'tan korkun! Eğer gerçek mü'minler iseniz (cahiliyede işlediğiniz) faiz hesabından arta kalanı bırakın; (almayın)! (Bakara/278) Böyle yapmazsanız (bu faizi bırakmazsanız), Allah'a ve peygamberine karşı savaşa girdiğinizi bilin! Eğer faiz(den vazgeçer de) tevbe ederseniz (ana paranız) si-zindir ve böylece ne zulmetmiş ve ne de zulme uğramış olursunuz.(Bakara/279) Kim (haram olan bu ribayı helâl diye yemeye ve faizciliğe geri) dönerse, işte onlar cehennemliktirler ve orada ebedî kalacaklardır.(Bakara/275) Görülüyor ki, Allah Teâlâ, önce faiz yiyen kimseyi kendisine ve Râsûlü'ne karşı harbetmekle vasıflandırıyor ve sonra da faiz yemekte ısrar edenleri ateşe mâruz bırakıyor. Helâl ve haram hakkındaki ayetler sayılamayacak kadar çoktur. Hadîsler İlmi talep etmek ve aramak her müslümana farzdır. Hz. Peygamber yine bu hususta şöyle buyurmaktadır: Kim kırk gün helâl rızık yerse, Allah Teâlâ onun kalbini nûrlandırır ve kalbindeki hikmet pınarlarını fışkırtarak dilinden akıtır.3 Diğer bir rivayette de 'Allah Teâlâ böyle bir kimseyi dünyada zâhid kılar' buyurulmuştur. Hz. Peygamber, dünyaya pek düşkün olan kimseyi kötülerken şöyle buyurmuştur: İbn Abbas'ın Hz. Peygamber'den rivayet ettiği bir hadîste şöyle buyurulmuştur: Hadîsteki 'sarf kelimesinin 'nafile ibadet', 'adl' kelimesinin ise 'farz' demek olduğu da söylenilmiştir. Haramdan oluşan et için ateş herşeyden daha evlâdır.8 Kim malı nereden kazandığına önem vermezse, Allah Teâlâ da onu cehenneme nereden sokacağına önem vermez.9 İbâdet on parçadan müteşekkildir. Bu on parçanın dokuzu helâl rızkın aranmasındadır.10 Helâl rızık teinin etme uğrunda yorgun ve bitkin olarak akşamlayan kimse, günahları affolunduğu halde akşamlamış ve Allah Teâlâ kendisinden razı olduğu halde sabahlamış olur.11 Kim haramdan birşey kazanır ve sonra da bununla sıla-yı rahim yapar veya sadaka verir, yahut da onu Allah yolunda infakta bulunursa, Allah Teâlâ onun yapmış olduğu bütün bu amelleri toplayıp ateşe atar.12 Dininizin en hayırlısı takvadır.13 Allah Teâlâ huzuruna takva ile gelen kimseye İslâm'ın bütün sevabını ihsan eder.14 Rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ, peygamberlerine gönderdiği kitaplarından birinde şöyle buyurmuştur: 'Takva sahiplerini hesaba çekmekten utanırım'.15 Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulur: Yeme'nin dindeki mevkii binaların temeline benzer. Binaların temeli sağlam ve kuvvetli olursa, üzerindeki bina da müstakim olup yükselir. Temel, zayıf veya yamuk olursa bina yıkılır ve mahvolur! Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Biz, çalışıp kazanma âdâbını anlattığımız bölümde bir grup hadîs zikretmiştik. O hadîsler helâl çalışmanın faziletini de ortaya koyarlar. Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri Hz. Ömer de birgün yanlışlıkla zekât devesinin sütünden içer ve ardından parmağını ağzına sokarak istifra eder. Hz. Âişe şöyle buyurmuştur: 'Sizler, ibadetin en faziletlisi olan takvadan gafilsiniz'. Abdullah b. Ömer şöyle buyurmuştur: 'Siz, yay gibi oluncaya kadar namaz kılsanız, tamburun telleri gibi incelinceye kadar oruç tutsanız Allah Teâlâ sizin bu ibadetinizi ancak sizinle haram arasına gerilen takva ile kabul eder'. İbrahim b. Edhem şöyle buyurmuştur: 'İdrâk edilebileni, ancak midesine gönderdiği şeyleri bilen kimse idrâk eder'. Fudayl b. İyaz şöyle buyurmuştur: 'Kim içine gideni (yediği şeyleri) bilirse, Allah onu sıddîk olarak tescil eder. Bu bakımdan ey miskin! Kimin yanında iftar ettiğine dikkat et!' İbrahim b. Edhem'e 'Neden zemzem suyundan içmiyorsun?' denildiği zaman 'Su çekecek kabım olsaydı içecektim' cevabını verir. Süfyan es-Sevrî şöyle buyurmuştur: 'Haramdan infakta bulunan kimse, tıpkı pis bir elbiseyi sidikle yıkayan kimseye benzer. Oysa böyle bir elbiseyi ancak su temizler. Aynı şekilde günahlar da ancak helâlinden infakla temizlenir'. Yahya b. Muaz şöyle buyurmuştur: 'Tâat, Allah'ın hazinelerinden bir hazinedir. Onun anahtarı duadır. Bu anahtarın dişleri de helâl lokmalardır'. Sehl et-Tüsterî şöyle buyurmuştur: 'Kendisinde şu dört haslet bulunmayan kimse, imanın hakikâtine varamaz: Yine buyurmuşlardır ki: 'Kim sıddîkların alâmetleriyle bilinmek istiyorsa, ancak helâlinden yesin ve sünnet-i seniyye'den ayrılmasın'. İbn Mübarek 'Şüpheli bir dirhemi geri çevirmek, bence toplam altıyüzbine ulaşmak üzere yüzer bin dirhem sadaka vermekten daha üstündür' buyurmuştur. Seleften biri şöyle der 'Bazen yediği bir lokma yüzünden kulun kalbi ters çevrilir; böylece tabaklanmamış deri gibi çekilir ve kolayca da eski haline dönemez'. Sehl et-Tüsterî şöyle buyurmuştur: 'Haramdan yiyen kimsenin âzaları isyan eder. İster bilsin, ister bilmesin; haramdan yemeyi ister dilesin, isterse dilemesin, durum değişmez. Kimin yiyeceği helâlinden olursa, âzaları ona itâat eder ve o kimse hayırlar yapmaya muvaffak olur'. Seleften biri 'Kulun helâlinden yediği ilk lokma ile geçmiş günahları affolunur. Kim helâli talep etme hususunda zillete katlanırsa, günahları, tıpkı yapraklar gibi dökülür' buyurmuştur. Bir kimse va'z etmek üzere kürsüye çıkınca, âlimler şöyle derlerdi: 'Onun üç şeyini araştırın: Hz. Ali'den ve diğer sahabîlerden şöyle rivayet ediliyor: 'Dünyanın helâli hesap, haramı ise azaptır'. Başkaları bu söze şunu da eklemişlerdir: 'Dünyanın şüpheli kısımları ise, itabdır'. Salihlerden biri, abdallardan birine bir yiyecek verir. Fakat abdal, onun verdiği yiyeceği yemez. Salih kimse yemeyişinin sebebini sorunca da şöyle der: Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main20 bir keresinde uzun bir sohbette bulundular. Bu sohbet esnasında, Yahya'nın 'Ben hiç kimseden birşey istemem; fakat sultan bana birşey verirse onu da yerim' dediğini işiten İmam Ahmed onun arkadaşlığını terketti. Hatta Yahya, İmam Ahmed'den özür dilemeye mecbur oldu ve 'Ben bunu şakayla söyledim' dedi. Bunun üzerine İmam Ahmed şunları söyledi: 'Sen dinle şaka mı ediyorsun? Bilmez misin ki Allah Teâlâ helâlinden yemeyi salih âmelden daha önce tavsiye ederek şöyle buyurmuştur: Tevrat'ta şöyle yazılı olduğu rivayet olunmuştur: 'Kim yiyeceğinin nereden geldiğinin kaygısını çekmez ve buna önem vermezse, Allah Teâlâ da onu cehenneme, hangi kapısından sokacağına önem vermez'. Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, Hz. Osman'ın öldürülmesinden ve evinin yağma edilmesinden sonra ancak ağzını mühürlediği kaplardaki yiyecekleri yerdi. Bunu şüpheye bulaşmamak için yapardı. Fudayl b. İyaz, Süfyan b. Uyeyne ve Abdullah b. Mübârek birgün Mekke'de, Vuheyb b Verd'in evinde toplandılar. Söz dönüp dolaşıp yaş hurmaya geldi. Bunun üzerine Vuheyb şöyle dedi: Bişr b. Haris el-Hafî, 'Sen nereden yiyorsun?' diye sorulunca şöyle demiştir: 'Bizde sizin yediğiniz yerden yiyoruz. Fakat ağlayarak yiyen kimse, gülerek yiyen kimse gibi değildir'. Sonra da şöyle dedi: 'Bir el vardır ki diğerinden daha kısadır. Bir lokma vardır ki diğerinden daha küçüktür'. 2) Taberânî, Evsat |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|