Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Fikirleri > Gazali'nin Fikirleri
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

TAKDİRE RIZA

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
NaCl Açılır Kutu Gör
Hizmetkar
Hizmetkar
Simge

K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 44
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı NaCl Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: TAKDİRE RIZA
    Gönderim Zamanı: 31 Temmuz 2010 Saat 17:50
TAKDİRE RIZA:

Ey aziz, bütün bu açıklamalardan anladık ki: Cenab-ı Hak, kuluna, yaşama ve ibadet etme gücünü verecek miktardaki rızkını tekeffül etmiştir. Gerektiği zaman ona O, rızkı verir. O halde   Allah'ın,   vadinde sâdık olduğuna, tekeffül ettiği rızkı mutlaka vereceğine inan. Ona güven ve ondan başka hiç bir varlığa dayanma. Seni kurtaracak gibi gözüken bir çok faniî varlıklara ve geçici şeylere yaslanma. Çünkü onlar, gerçek kurtarıcı olamazlar. Kalbini, rızkın sebeplerini arama şaşkınlığından, nefsini onun yorgunluğundan kurtar. Sebepler, yalnız birer vasıtadır. Allah, dilediği zamanda ve dilediği şekilde rızkını gönderir. Sana yemeğini yediren, suyunu içiren, sindiren ve lüzumsuzunu dışarı attıran ve böylece vücuduna yaşama gücünü kazandıran Odur. Seni bu suretle   beslenecek, kuvvet, alıp yaşıyacak bir bedenle yarattı. Akıllara hayret veren vücudun yapısı, onun kudretini, sanatının benzersiz inceliğini, gösterdiği büyük eseridir. İsterse bu vücudu, gıdasız,  (Melekler gibi)  yaşatır. O halde vazifen, bu eserin yaradıcısına,   kudretinin büyüklüğüne inanmak ve yalnız ona güvenmektir. Seni ilgilendiren yapabildiğin şeyleri yap gerisini kâinatın sahibine bırak. Bilmediğin, aklının ermediği şeylerin düşüncesiyle kafam yorma, Şu işim olursa çok iyi" olur şu olmazsa çok fena gibi fikirlerle beyhude uğraşma. Çünkü bu gibi düşünce ve kuruntuların hepsi de sana vakit kaybettirmekten, lüzumsuz yere uğraşmaktan başka bir şey'e yaramaz. Çünkü dilediklerin olmıyabilir. O zaman boş geçen vaktine acırsın, Ömrünü de lüzumsuz yere tüketmiş olursun'.            
Bazı Erenler der ki: Olacak olur. Yâni: Allah'ın ezelden takdir ve hükmettiği mutlaka olur. O halde şu böyle olsa idi veya olmasaydı daha iyi diye kafanı yorma. Her iş, tayin edilen zamanda olur, ne önce no de sonra. O halde beyhude sıkıntı ve zahmetlere girip vaktini lüzumsuz yere harcama. Bazan ümit ettiğin olmaz. Bazan korktuğun olmaz. O halde senin arzuna değil. Onun iradesine bağlıdır. Ey aziz, nefsine öğüd ver ve de ki: Ey nefs, Allah, bana ne takdir etmişse o olacaktır. Benim için en hayırlısını ve en faydalısını O bilir. Benim Rabbım, hâlıkım O'dur. O bana yeter. Vekilim Odur. Her şey'e kudreti yeten, Kâinata hükmeden Odur. Onun merhametinin sınırı yoktur. Bu sıfatlara sahip olandan başka kime tevekkül edebilirsin? Tevekküle, güvenmeye lâyık Odur. O halde ey nefs, her şey'i bilen, kudreti her şey'e yeten halikımızın bize takdir ve hükmettiği şeyde muhakkak bir hayır vardır. Diye inanıp kabullenmelisin ki huzura kavuşasın. Ey nefs, olacak olur. Kader yerini bulur. O halde kaderdeki bir felâket olduğu zaman sızlanmak, öfkelenmek, sıkılmak bağırıp çağırmak lüzumsuzdur. Çünkü bunlar, sonucu değiştiremez. Allah'a inanıyorsan onun takdir ve hükmüne boyun eğeceksin. Karar onun, hüküm onundur. Senin vazifen, bu hüküm ve karara itaattir. Başına bir felâket gelince sızlanma, ağlayıp çırpınma, şikâyet etme. Bilhassa felâketin ilk anlarında çok dikkatli ol. Çünkü o anda nefis hemen ağlayıp bağırmaya başlar. Onu susturmak için kendisine: Ey nefs, bu belâ, senin kaderindir. Onu defetmeğe gücün yetmez. Sızlanıp ağlamaktan da bir şey eline geçmez. O halde bari sabret sevap kazan. Beterin beteri vardır. Buna şükret, Sabretmezsen çok şey kaybedersin sabredersen çok şey kazanırsın.
Felâket anmda: Allah'a sığındığını ve ondan yardım dilediğini ifade eden sözler söyle. Kafana, onun merhametini, kudretini ve sabredenlere verdiği ecrin derecesini düşünmekle meşgul et. Peygamberlerin, Velilerin maruz kaldıkları belâ ve musibetlere nasıl katlandıkları, sabır ve metanetlerini hatırla ve bunlarla oyalanerak kalbin üzüntüden, kurtar,   ferahlık
duy. Eğer fakirlikten, yoksulluktan sıkıntıya düşersen yine nefsine de ki: Ey nefs, Allah, senin halini senden daha iyi bilir. O sana, senden daha çok merhametli ve şefkatlidir. Hiç bir yaratığı, hatta kâfiri, imansızı rızıksız bırakmaz. O rahim ve kudret sahibi Allah, senin rızkını kesmez. Bunda senin bilmediğin bir gerçek bir sır vardır. Böyle olmasında mutlaka senin için büyük bir fayda vardır.
Allah her güçlükten sonra bir kolaylık verir. Bunun sana hayırlı olduğunu sonradan anlıyacaksın. Bu hususta Kâmil zatlar şöyle buyuruyorlar: İlahi takdirin sonunu bekle. Bir musibetle karşılaşınca hemen üzülüp düşünme. Çünkü gayb âleminde nice garip şeyler var ki bilinmez.
İşte bütün bu anlattıklarımızı tamamiyle öğrenir ve tatbik edersen tâat ve ibadet etmeni önleyen dört büyük engeli muvaffakiyetle atlatmış olursun. Bundan sonra musibetlere karşı sabırlı, Allah'ın hüküm ve takdirine razı olursun. Bu tevekkülün, seni huzur ve rahata kavuşturur. Âhirette sevabını görürsün. Böylece hem dünya ve hem de âhiretde mutlu olursun. Bu çetin geçidi geçtikten sonra artık ibadetini rahat yapabilirsin. Sabreden ve tevekkül edenler mertebesine yetişip veliler ve kâmiller zümresine girersin. Cenab-ı Haktan dileğimiz bizi ve sizi, bütün mü'minleri işlerinde tevekkül edenlerden, belâ anlarında sabreden ve şükreden kullarından etsin. Amin.

ABİDLER YOLU / DÖRDÜNCÜ BÖLÜM / Takdire  rıza / Sayfa 248 / HİSAR YAYINLARI


Düzenleyen NaCl - 31 Temmuz 2010 Saat 18:00
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,063 Saniyede Yüklendi.