Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Fikirleri > Gazali'nin Fikirleri
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

IMAM GAZALI ( k.s ) Göre Nefis Egitimi :

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
su damlası Açılır Kutu Gör
Çırak
Çırak


K.Tarihi: 29 Aralık 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 19
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı su damlası Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: IMAM GAZALI ( k.s ) Göre Nefis Egitimi :
    Gönderim Zamanı: 30 Aralık 2010 Saat 16:24
c. Nefis Eğitimi
Ahlâk eğitiminde nefis eğitiminin şüphesiz büyük bir fonksiyonu vardır. çünkü nefisle mücadele en büyük mücadeledir. Güzel ahlâka ulaşmanın yolu da nefis eğitiminden geçer. Nitekim Gazâlî nefis eğitimi üzerinde önemle durmuş ve nefsi şöyle tarif etmiştir:
Nefis: İnsandaki gazab ve şehvet kuvvetinin toplandığı yerdir. Tasavvuf erbabı genellikle nefis kelimesini bu manada kullanır. Zira onlar nefis demekle insanda kötü vasıfları toplayan bir aslı kastederler ve nefis ile mücadele edip onu kurmak lazımdır, derler.
Nefis: İnsanın hakikati ve kendisi demektir. Bu çeşitli niteliklerle vasıflanır. Mesela, nefs-i mutmainne, nefs-i levuâme ve nefs-i emmare gibi.
Gazâlî’ye göre nefis eğitimi, ancak gözünü ve kulağını alıştığı şeylerden korumak için onu tenha ve hiç kimsenin bulunmadığı yerlerde yaşatıp alışkanlıklarından koparmak ve yine bu yalnızlıkta onu zikir, dua ve senâya alıştırmakla mümkün olur. Bu şeklide Allah’a zikir ile meşgul olur ve dünya meşguliyetinden uzaklaşır. Bu hal kişiye zor gelebilir. Fakat daha sonra zevk almaya başlar. Kişi bu durumda aynen çocuk gibidir. Çocuk memeye alışkındır, zamanı gelince memeden kesilir. Fakat o, ona alışkın olduğu için durmadan ağlar. Meme yerine, kendisine takdim edilen yemeklere şiddetle cephe alır, onlardan nefret eder. Fakat daha sonra sabrı tükenir, açlığa dayanamaz ve yavaş yavaş yemeğe başlar. Neticede yemekle tabiatleşir. Hatta sonra memeye çevrilse bu defa memeye cephe alır ve onu kabul etmez. Artık yemeğe alışmıştır.
Hayvanlarda da böyledir. Önce tepki gösterirler, fakat daha sonra alışırlar. Hiçbir tepki göstermemeye başlarlar.
İşte Gazâlî, çocuk ve hayvanların terbiye edilebildiklerine göre nefsin de aynı şekilde eğitilebileceği görüşündedir. Gazâlî’ye göre nefis, önce dünya nimetlerinin zevki sefasından ve neşelenmekten alıkonur. Hatta ölüm ile yok olup gidecek olan her şeyden uzaklaştırılır. Zira kedisine denir ki; neyi seversen sev nihayet ondan ayrılacaksın. Nefis böyle sevdiği her şeyden sonunda ayrılacağını ve onun hasretini çekeceğini anlayınca, ayrılığı muhakkak olan her sevgiliye karşı isyan eder ve ayrılığı olmayan bir sevgili ile meşgul olmak için araştırma yapar ki, o da Allah-ü Teâlâyı zikir ve tezekkürdür. Bu zikrullah mezarda bile kendinden ayrılmaz ve kendine yardımcı olur.burada kaide, herkes dünyalıktan nereye bağlamış ve nereye gönül vermişse onu terketmesidir. Mesela, insanlardan bir kısmı servete, diğer bir kısmı rütbeye, bazıları da mevki üstünlüğüne bakıp bağlanır ve bununla övünür. İşte bu durumda kişiye düşen görev bunlardan hangisine daha çok meylediyor ve hangisinden daha çok zevk duyuyorsa, her şeyden önce onu kalbinden çıkarıp atmasıdır. Daha sonra insanlardan uzaklaşıp nefsi ile başbaşa kalmalı ve kalbini murakebe etmelidir.
Gazâlî, ayrıca bu durumdaki kişinin Allah’ı zikir ve tefekkürden başka hiç bir şey ile uğraşmaması gerektiğini, nefsinde meydana gelecek şehvet ve vesveseleri gözetlemesi gerektiğine işaret eder. Böyle bir kişi içindeki her zararlı maddeyi kökünden söküp atmalıdır. Zira her vesvesenin bir sebebi vardır. vesvese, ancak o sebebi ve alakayı kesmekle yok olur. Bunun için ömrü boyunca böyle devam etmelidir.
d. Davranış Eğitimi
Gazâlî, davranış eğitimi üzerinde de durmaktadır. Ancak davranışların düzeltilmesi meselesinde, öncelikle yanlış ve kötü davranışların bilinmesi gereklidir. Yani kişi önce hangi davranışlarının iyi veya kötü olduğu hususunda bilgi sahibi olmalıdır. Ancak kişinin her zaman kendi hareketlerini kontrol etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla kötü davranışlarını tam olarak bilemediğinden bunların ıslahı meselesi de imkan dahilinde olmayacaktır.
İşte Gazâlî, kendi kusurlarını bilmek ve onları düzeltmek gayreti içinde olanlara şu dört yolu göstermektedir:
Birincisi, kalbin kusurlarını bilen, gizli afetlere muttali olan bir şeyh’e teslim olup, bu şeyh’i kendine hakim tanımak ve mücahedesinde onun işaretine uymaktır. Müridin şeyh ile talebenin hoca ile olan münasebetleri bundan ibarettir. Hocası talebeyi daima kontrol eder, ona kusurlarını bildirir ve tedavi çarelerini öğretir.
İkincisi, sadık ve sıddıklardan, mütedeyyin ve basiret sahibi bir zat bularak, iş ve davranışları kontrol etmesi için kendine bir murakıp tayin etmektir. Tayin edilen kişi, bâtınî ve zâhirî hallerinden hoşuna gitmeyenleri ve çirkin bulduklarını düzeltmek için gerekli tenbihlerde bulunur.
Başkalarının ikazı ile kusurlarından vazgeçmek, dindarların en büyük arzularındandır. Zira bir kimse, başkası tarafından kusuru kendisine hatırlatıldığı zaman ona kızmamak, bilakis teşekkür etmelidir. Çünkü kötü huyları, zehirleyici yılan ve akrepler gibidir. Birisi paltomuzda akrep olduğunu söylese doğru mu, yalan mı söylediğine bakmadan hemen paltoyu çıkarıp, adama teşekkür eder ve daha sonra akrebi öldürmeye çalışırız. Halbuki akrebin zararı bedenedir. Kötü ahlâkın zararı ise ruha ve kalbedir. Bu da öldükten sonra devam edip gider. Durum bu merkezde iken, birisi bize kötü hallerimizden haber verdiği zaman sevinmeyiz. Teşekkür etmeyiz, davranışlarımızı düzeltmeye çalışmayız, belki biz de buna karşılık adama nasihat etmeye kalkışırız. Bu hal daha çok kalp katılığından ve iman zayıflığından ileri gelmektedir.
Üçüncü yol, düşmanlarının dilinden kusurlarını duyup, ıslah yoluna gitmektir. Zira gayz ve kin gözlüğünden bakan düşman gözleri daima kötülüğü görür. Kusurları öğrenme ve onların ıslahı meselesinde, yapmacık öğütlerle kusurları gizlemeye çalışan dalkavuk bir dosttan ziyade kusurları ortaya koyup teşhir eden hain bir düşmanı yalanlamaya yöneliktir. Zira akıllı kimse düşmanın sözlerinden istifade etmesini bilir. Çünkü kişinin kusurlarının ağzında dolaşması tabiidir, görüp duyup düzeltmesi gerekir.
Dördüncü yol, insanların arasına karışmak ve aralarında kötü bulduğu her davranışta kendini murakebe edip ayarlamaktır. Mü’min mü’minin aynasıdır. Başkasının kusurlarında kedi kusurlarını görür ve tabiatlerin heva’-i nefislerine uymakta birbirlerine yakın olduklarını bilir. Birinde bulunan bir kusurun aynı, daha azı veya daha çoğu mutlaka diğerinde de vardır. o halde kişi kendi kendini kontrol etmeli ve başkasından görüp hoşlanmadığı şeylerden kendini temizlemelidir. Eğer insanlar başkalarında gördükleri kusurları kendileri de terk etse, artık başka bir terbiyeciye ihtiyaç kalmazdı. İsâ aleyhisselam’a:
- Seni kim terbiye etti? Diye sordular. O:
- Beni kimse terbiye etmedi. Cahillerin cehaletini kötü bulduğum için ben de ondan uzaklaştım, dedi.
Buna göre kişinin bu metodlar sayesinde iyi ve kötü davranışlarını tespit edebilmesi ve dolayısıyla uygun olmayan davranışlarını düzeltme yoluna gitmesi mümkün olacaktır.

http://sufice6559.wordpress.com/2010/12/06/imam-gazali-k-s-gore-nefis-egitimi/
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,082 Saniyede Yüklendi.