|
Recâ'nın Fazileti ve Recâ'ya Teşvik |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
zczamaneyolcusu
Kalfa K.Tarihi: 29 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 706
|
Mesaj Seçenekleri
Yanıt Yaz
Alıntı zczamaneyolcusu
Bu mesaj kurallara aykırıysa buradan yöneticileri bilgilendirebilirsiniz.
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2011 Saat 20:54 |
|||||||||||||||
Recâ'nın Fazileti ve Recâ'ya Teşvik (İhya kitabından alıntı)Allah Teâlâ sabredenleri birçok sıfatlarla vasıflandırmış, Kur'an'ın yetmiş küsur yerinde sabrı zikretmiştir. Derece ve hayırların çoğunu sabra izafe etmiş ve onları sabrın meyvesi olarak göstermiştir. Ayetler Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri sebebiyle tam yerine geldi.(A'raf/137) Biz sabredenlerin mükâfatını, yaptıklarının en güzeliyle vereceğiz.(Nahl/96) İşte onlara sabretmelerinden ötürü mükâfatları iki defa verilir.(Kasas/54) Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir.(Zümer/10) Bu bakımdan hiçbir ibadet yoktur ki onun ecri takdir ve hesapla olmasın! Ancak sabır bu kaidenin dışındadır. Oruç sabırdan olduğu ve sabrın yarısı bulunduğu için Allah Teâlâ, bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmuştur: Görüldüğü gibi, Allah Teâlâ ibâdetler arasından orucu, kendi nefsine izafe etmektedir. Sabredenlere kendileriyle beraber olacağını va'dederek şöyle buyurmaktadır: Yardımı sabra bağlayarak şöyle buyurmuştur: Sabredenler için başkalarına vermediği birçok şeyleri bir araya getirerek şöyle buyurmuştur: Bu bakımdan hidayet, rahmet ve salâvatlar sabredenler için toplanmıştır. Sabır makamı hakkında vârid olan bütün ayetleri saymak oldukça uzun sürer. Hadîsler Nitekim sabrın imanın yarısı olmasının ne anlama geldiği ileride gelecektir. Size verilenlerin en azından biri yakîn ve sabır azimetidir Kime bu iki hasletten nasibi verilmiş ise artık o kimse elinden kaçırdığı gece ibadeti ve oruç (sevapları için) üzülmez. Çünkü ondan daha üstününü elde etmiştir. Yemin olsun, eğer siz, üzerinde bulunduğunuz şey üzerinde sabredersiniz, bu benim nezdimde sizden bir kişinin hepinizin ameli kadar amelle bana gelmesinden daha sevimlidir. Fakat ben sizin üzerinize benden sonra dünyanın açılıp gelmesinden, bazınızın bazınızı inkâr etmesinden, o anda semavât ehlinin de (meleklerin de) sizi inkâr etmesinden korkuyorum. Bu bakımdan sabreden ve ecrini Allah'tan bekleyen, sevabın kemâlini elde eder. Daha sonra Hz. Peygamber şu ayeti okudu: 'Sizin yanınızdaki tükenir. Allah'ın yanındaki ise, bakidir. Yemin olsun, sabreden-lere ecirlerini hesapız vereceğiz'. (Nahl/96)3 Hz. Peygamber'i iman sorulduğunda, cevap olarak şöyle buyurmuştur: Yine bir defasında 'İman nedir?' diye sorulunca cevap olarak şöyle buyurmuştur: Amellerin en üstünü nefislerin zorlandığı ameldir.8 Denildi ki: Allah Teâlâ Hz. Dâvud'a vahiy gönderek şöyle buyurmuştur: 'Benim ahlâkımla ahlâklan! Muhakkak ben çok sabırlıyım!' Atâ'nın İbn Abbas'tan rivayet ettiği hadîste deniliyor ki: Hz. Peygamber Ensar'ın yanına girip şöyle buyurmuştur: 'Siz mü'min misiniz?' Ensar sustu. Bu esnada orada bulunan Hz. Ömer (onların yerine) 'Evet! Ey Allah'ın Rasûlü!' diye cevap verdi. Hz. Peygamber devamla 'Sizin imanınızın alâmeti nedir?' dedi. 'Biz genişlikte şükür, belaya karşı sabır ve kazaya karşı rıza gösteririz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi: Zoruna giden birşeye karşı sabır göstermende çok hayır vardır. Eğer sabır bir şahıs olsaydı muhakkak kerîm bir şahıs olurdu. Allah Teâlâ sabredenleri sever. Bu husustaki haberler sayılmayacak kadar çoktur. Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri Hz. Ömer'in Ebu Musa el-Eş'arî'ye göndermiş olduğu bir mektupta şunlar yazılıydı. 'Sabra yapış! Bilmiş ol ki sabır, iki çeşittir: Biri diğerinden daha üstün ve faziletlidir. Musibetler hususundaki sabır güzeldir. Ondan daha üstün ve faziletlisi, Allah'ın haram kıldıklarına sabretmektir. Bil ki sabır, imanın temelidir. Şöyle ki: Muhakkak takvâ, hayır yapmaktan üstündür. Takvâ da sabırla olabilir'. Hz. Ali şöyle demiştir: İman dört direk üzerine bina edilmiştir: 'Yakîn, sabır, cihad ve adalet'. Yine şöyle demiştir: İmanda sabrın yeri, vücuttaki baş gibidir. Başı olmayanın vücudu yok demektir. Sabrı olmayanın imanı yoktur'. Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Sabredenler için yükün iki kefesi ne güzeldir: O kefelerin üzerine konan alave ne güzeldir'. Hz. Ömer yükün iki kefesinden namaz ile merhameti, Alave den de hidayeti kasdetmektedir. Alave, devenin sırtına vurulan yükün iki kefesinin üzerine konan şeye denir. Hz. Ömer bununla şu ayet-i celîleye işaret etmiştir: Habib b. Ebî Habib 'Gerçekten biz onu sabredici olarak bulmuştuk. O ne güzel kuldu, o daima (bize) başvururdu' (Sâd/44) ayetini okuduğu zaman ağladı ve şöyle dedi: 'Hayret! Kendisi vermiş olduğu halde kendisi övüyor'. Ebu Derdâ şöyle demiştir: 'İmanın zirvesi, hüküm için sabır ve kadere de rıza göstermektir'. İşte buraya kadar söylediklerimiz nakil bakımından, sabrın faziletinin beyanıdır. İbret gözüyle bakmak açısından ise, ancak sabrın hakikatini anladıktan ve mânâsını bildikten sonra anlarsın; zira faziletin ve rütbenin bilinmesi sıfatının bilinmesi demektir. Sıfatın bilinmesi ise mevsufu bilmeden önce hâsıl olmaz. Bu bakımdan biz sabrın hakikatini ve mânâsını zikredelim. Tevfîk ancak Allah'tandır! 2) Ebu Nuaym, Hatib, (Oruç bölümünde geçmişti). |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|