|
Dostluk ve Kardeşliğin Fazileti |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
fatma
Kalfa K.Tarihi: 28 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 230
|
Mesaj Seçenekleri
Alıntı Cevapla
Konu: Dostluk ve Kardeşliğin Fazileti Gönderim Zamanı: 03 Kasım 2011 Saat 10:27 |
|||||||||||||||
Dostluk ve Kardeşliğin Fazileti, Şartları, Dereceleri ve Faydaları
Ülfet güzel ahlâkın meyvesidir. Ayrılık ise kötü ahlâkın (acı) meyvesidir. O halde, güzel ahlâk, sevişme, anlaşma ve birleşmeyi gerektirir. Kötü ahlâkın bozuşma, itişme ve kakışmayı gerektirdiği gibi... Ne zaman ki, kök güzel ise meyvesi de güzel ve tatlı olur. Güzel
ahlâkın dindeki fazileti, gizli birşey değildir. Allah Teâlâ'ın,
rasûlüne övgü olarak gösterdiği ahlâk, güzel ahlâktır. Hz. Peygamber şöyle demiştir: Usame b. Şerik der ki: Hz. Peygamber'e 'İnsanoğluna verilen şeylerin en hayırlısı nedir?' diye sorduğumda, bana şöyle cevap verdi: 'Güzel ahlâk'.2 Yine Hz. Peygamber şöyle demiştir: Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.3 İnsanoğlunun terazisine konan en ağır şey güzel ahlâktır.4 Allah Teâlâ ateşe yedirmek için herhangi bir kişinin yaratılışını ve huylarını güzelleştirmiş değildir; yani böyle ya rattığını ateşe yedirmez.5 Hz. Peygamber bir keresinde Ebu Hüreyre'ye 'Ey Ebu Hüreyre! Güzel ahlâka yapış ve ondan ayrılma!' buyurdu. Ebu Hüreyre 'Ey Allah'ın Rasûlü! Güzel ahlâk nedir?' diye sorduğunda da 'Sen Sıla-i rahmini kesen bir kimsenin sıla-i rahmim kesme. Sana zulmedeni affet. Seni mahrum edip vermeyene ver' diye cevap verdi.6 İyi ahlâkın meyvesinin ülfet ve vahşeti ortadan kaldırdığı gizli birşey değildir. Kök güzel oldukça verdiği meyve de güzel olur. Nasıl böyle olmasın? Oysa ülfeti övmek hususunda hadîsler bile vârid olmuştur. Hele sevlenlerin arasındaki bağ, takva, din ve Allah sevgisi olursa. Bu husus hakkında yeterli ve kanaat verici derecede ayetler, hadîsler ve eserler vârid olmuştur. Ayetler Düşünün ki, cahiliyye devrinde birbirinize düşmanken o si zin kalpleriniz arasında ülfet ve sıcaklık meydana getirdi de onun nimeti sayesinde din kardeşleri oldunuz.(Âlu İmran/103) Allah Teâlâ, ülfeti methettikten sonra ayrılığı kötüleyerek in sanları ondan sakındırmıştır: Hadîsler Sizin bana (kıyamette) meclis bakımından en yakınınız, ahlâk bakımından en güzellerinizdir. O kimseler ki, yumuşak ahlâklıdırlar. Kendileriyle arkadaşlık yapan, kendilerinden istifade ettiği gibi, onlardan eziyet de görmez. Onlar öyle kimselerdir ki, dost olurlar ve dost edinirler.7 Mü'min bir kimse sever ve sevilir. Sevmeyen ve sevilmeyen bir kimsede ise hayır yoktur.8 Allah bir kimseye hayır irade etmişse, ona salih bir dost na sip eder, O unuttuğu zaman salih dostu hatırlatır ve ikaz eder. Zikrettiği zaman yardımda bulunur.9 İki müslüman kardeş karşılaştıkları zaman onların misali tıpkı iki elin misaline benzer. O ellerin herbiri diğerini yıkamaktadır. İki mü'min bir araya geldiğinde muhakkak ki, Allah Teâlâ her birine arkadaşından hayır nasip eder.10 Hz. Peygamber (s.a) din yolundaki kardeşliği teşvik ederek şöyle demiştir: Ebu İdris Havlanî'nin12 Muaz b. Cebel'e 'Ben Allah rızası için seni
seviyorum' demesi üzerine Muaz ona şu cevabı vermiştir: 'Müjde sana! Ben
Allah'ın Rasûlü'nden (s.a) şöyle dinlemiştim': Ebu Hüreyre bu hadîsi şöyle rivayet eder: İki kimse Allah yolunda seviştikleri takdirde, arkadaşını en fazla seveni Allah daha fazla sever.15 Dünyada iman edenleri ve hürriyetleri de iman edip kendile rine uyanları (ahirette) zürriyetlerine kavuştururuz. Onları da baba ve dedeleri gibi cennete koyarız ve derecelerini yük seltiriz. Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır. (Tûr/21) Hz. Peygamber (s.a) de bir hadîsinde şöyle demiştir: Allah Teâlâ kıyamet gününde şöyle der: Benim celâlim için sevişenler nerededirler? Bugün onları gölgemde (arşımın gölgesinde) gölgelendiririm. O gün öyle bir gün ki, gölgemden başka bir gölge o günde yoktur.17 Yedi sınıf insan vardır ki Allah onları (arşının) gölgesinden başka gölge bulunmadığı günde (arşının gölgesinde) gölge lendirir: a) Adaletle hükmeden devlet başkanı, b) Allah'ın ibadetinde gelişen ve yetişen genç mü'min, c) Camiden çıktığı zaman camiye dönünceye kadar cami ile bağlı bulu nan kimse, d) İki kişi ki Allah yolunda sevişirler.O sevgi üzerinde birleşir ve onun üzerinde ayrılırlar, e) O kişi ki, tenha bir yerde olduğu halde Allah'ı anar, gözlerinden yaşlar akar, f) O kişi ki, soylu soplu ve güzel bir kadın kendi sini zinaya dâvet ettiği halde 'Ben Allah'tan korkuyorum' diye karşılık verir, g) O kişi ki, bir sadaka verir, fakat sol eli sağ elinin infak ettiğini bilmeyecek kadar onu gizler.18 Bir kişi Allah yolunda başka bir kişiyi sevdiği için ve onunla bir araya gelip sohbet etmeyi arzuladığı için ziyaret ederse, arkasında bir melek kendisine şöyle seslenir: Sen güzel ol dun! Senin adımların da güzeldir ve cennet de senin için güzel oldu.19 Bir zat, Allah rızası için bir kardeşini ziyarete gitti. Allah Teâlâ o zatın yolunda bir meleği bekletti. Melek ona şöyle sordu: İman kulpunun en kuvvetlisi, Allah yolunda sevgi ve Allah yolunda buğzdur.21 İşte bunun için kişinin Allah, için buğzettiği ve edeceği düşmanlarının olması farzdır. Nitekim Allah için sevdiği dost ve kardeşlerinin olmasının farz olduğu gibi. Rivayete göre Allah Teâlâ peygamberlerinden birine şöyle vah yetmiştir: 'Senin dünyadaki zabitliğin, rahat etmen için; herkesten yüzçevirip bana yönelmen ise, benimle izzet bulduğun içindir. Fakat, benim rızam için düşmanlarımı düşman, dostlarımı dost edindin mi?' Hz. Peygamber şöyle demiştir: Rivayete göre, Allah Teâlâ kulu ve peygamberi Hz. İsa'ya şöyle vahyetmiştir: 'Eğer sen bana yer ve gök ehlinin ibadeti kadar ibadet etsen fakat o ibadetin içinde Allah yolunda sevmek ve Allah yo lunda buğzetmek yoksa, o ibadetin seni hiçbir şeyden müstağni etmez'. Hz. İsa şöyle demiştir: 'Allah'a günahkârlara buğzetmek sure tiyle yaklaşınız. Allah'ın rızasını günahkârları kızdırmakta arayınız'. Havariler Hz. İsa'ya 'Ey Allah'ın emriyle gelen ruh! O halde biz kimlerle oturalım?' diye sordular. Hz. İsa 'Görünüşü size Allah'ı hatırlatan, konuşması amelinizi artıran, ameli sizi âhirete daha fazla iten bir kimse ile oturunuz' buyurdu. Rivayete göre, Allah Teâlâ kulu ve peygamberi Mûsa'ya şöyle vahyetmiştir: 'Ey İmran'ın oğlu! Uyanık ol! Nefsin için arkadaş ara, fakat arkadaşın benim sevgim üzere sana yardımcı olamazsa, bil ki o senin düşmanındır'. Rivayete göre, Allah Teâlâ kulu ve peygamberi Davud'a şöyle vahyetmiştir: Rivayete göre, Hz. Davud şöyle der: Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir: Allah Teâlâ'nın, yarısı ateş ve yarısı da kardan olan bir meleği vardır. O melek şöyle dua eder: Ey Allahım! (Nasıl ki, benim bedenimde) kar ile ateşi bir araya getirip aralarında ülfet varetmişsen, öylece salih kullarının kalpleri arasında da ülfeti yarat.24 Herhangi bir kul Allah yolunda bir kardeş edindiği takdirde Allah Teâlâ ona cennette bir derece ihsan eder.25 Allah yolunda sevişenler, kızıl yakuttan yapılmış bir direk üzerinde dururlar. O direğin tepesinde yetmiş bin köşk vardır. O köşklerde duranlar yukarıdan cennet ehline ba karlar. Onların güzelliği, cennet ehline güneşin dünya eh line parladığı gibi görünür. Cennet ehli derler ki: 'Gelin gi delim! Allah için dünyada sevişenleri seyredelim'. Bu bakımdan onların güzellikleri cennet ehline güneşin par laması gibi parlar. Onların sırtında yemyeşil sündüsten bi çilmiş elbiseler vardır. Onların alınlarında 'Allah yolunda sevişenler' yazılıdır.26 Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: 'Allah'a yemin ederim! Eğer ben hiç bozmadan bütün gün oruçlu olsam, hiç uyumadan bütün geceyi ibadetle ihyâ edip, malımı herşeyden kısıp Allah yolunda infak etsem, öleceğim gün kalbimde Allah'a itaat edenlere karşı sevgi, Allah'a isyan edenlere karşı da buğz yoksa benim bütün yaptıklarımın zerre kadar faydası yoktur'. İbn Semmak27 ölümü esnasında şunları söylemiştir: 'Ey Allahım! Biliyorsun ki, ben sana isyan ettiğim zaman sana itaat edeni seviyordum. İşte benim bu sevgimi sana yaklaşmama vesile kıl!' Hasan Basrî ise İbn Semmak'ın tam tersine şöyle demiştir: "Ey Ademoğlu! Sakın 'kişi sevdiğiyle beraberdir' sözü seni aldatmasın! Çünkü sen iyiler zümresine ancak onlar gibi amel edersen girebi lirsin. Zira yahudi ve hristiyanlar da Allah'ın peygamberlerini se verler. Oysa onlarla beraber değildirler'. Hasan Basrî'nin bu sözü işaret eder ki, salih kimselere hiç olmazsa birtakım amellerinde uymayan bir kimsenin mücerret sevgisi fayda verici değildir. Fudayl b. Iyaz bir konuşmasında şöyle demiştir: 'Sen Firdevs-i Âlâ da durup peygamberler, sıddikler, şehidler ve salihlerle bera ber Allah'ın komşusu olmak mı istiyorsun? Acaba yaptığın hangi amelle bunu istiyorsun? Acaba bunun için hangi şehvetini terket tin? Acaba yuttuğun hangi öfkenle bunu talep ediyorsun? Acaba kesilen hangi sıla-i rahinıi yerine getirdin de bunu istiyorsun? Acaba kardeşinin hangi sürçmesini affettin de bunu istiyorsun? Acaba Allah için hangi yakınını kendinden uzaklaştırdın da veya Allah için hangi uzak insanı kendine yaklaştırdın da bunu istiyor sun?' Rivayete göre, Allah Teâlâ Hz, Musa'ya şöyle vahyetmiştir: Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Fasık bir kimseyi reddetmek, on dan alakayı kesmek Allaha yaklaşmak demektir'. Bir kişi Dâvud Tâi'nin28 huzuruna girdiğinde, Davud ona sorar: Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Herhangi birinize kardeşinizin sev gisi isabet ettiği zaman ona yapışsın. Zira bu sevgi çok az isabet eder'. Mücahid şöyle demiştir:29 'Allah için sevişenler bir araya gel dikleri zaman biri diğerinin yüzüne tebessüm ederse, kış mevsi minde kuruyup dallardan düşen yapraklar gibi günahları dökülü verir. Fudayl b. Iyaz şöyle demiştir: 'Kişinin sevgi ve şefkat yoluyla müslüman kardeşinin yüzüne bakması ibadettir'. 1) Tirmizî ve Hâkim |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|