Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Eserleri > Gazali'nin Kitaplarından Alıntılar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Allah Yolunda Kardeşliğin Mânâsı -1

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
fatma Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa
Simge

K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 230
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı fatma Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Allah Yolunda Kardeşliğin Mânâsı -1
    Gönderim Zamanı: 13 Kasım 2011 Saat 12:58

Allah Yolunda Kardeşliğin Mânâsı ve Dünya Yolundaki Kardeşlikten Farkı

Allah yolunda sevmek ve Allah yolunda buğzetmek, çözülmesi gayet güç olan bir konudur. Ancak bizim zikrettiğimiz hakikatlerle bunun üzerindeki perde kaldırılabilir.

Bu hakikatler de şunlardır: Sohbet ya ittifakla veya irade ile vaki olmak üzere iki kısımdır. İttifakla vâki olan sohbet komşuluk sebebiyle veya mektepte bir araya gelmek sebebiyle veya medresede, çarşıda, sultanın kapısında veya seferlerde bir araya gelmek sebebiyle olan sohbet gibi. Sohbetin bilerek ve tercih edilerek yapılan kısmı ise, açıklamasını yapmak istediğimiz kastında olduğumuz kısımdır. Çünkü dinde kardeşlik şüphesiz ki sohbetin bu kısmına dahildir. Zira insanoğlu ancak ihtiyarî fiillere teşvik edilir. Sohbet bir arada oturmak, karışmak ve komşuluk yapmaktan ibarettir. Bu işlerde insanoğlu ancak herhangi bir kimseyi sevdiği zaman onu ister. Zira sevilmeyen bir kimseden korunur ve uzaklaşır. Sevilen bir kimseye gelince... O ya zatından dolayı sevilir. Zatından başka her hangi bir hedefe varılmak için değil, sadece zâtı için sevilir veya onunla herhangi bir hedefe varılmak için sevilir. Varılmak iste nen o hedef de ya dünya ve dünyanın lezzetlerinden biridir veya Allah ve âhiretle ilgilidir. İşte bunlar dört kısımdır:

I. İnsanı zâtından ötürü sevmek. Bu tür bir sevgi mümkün dür. O insan haddi zatında senin nezdinde sevimli olabilir. Şu mânâ ile ki sen onu görmek, onu tanımak ve ahlâkını müşahede etmekle zevk alırsın. Çünkü onu güzel görürsün. Zira her güzel onun güzelliğini idrâk eden bir kimse için lezzetlidir ve her lezzetli sevilir. Lezzet de güzel görmeye tâbidir. Güzel görmek ise münase bet, uygunluk ve tabiatlar arasındaki yakınlığa tâbi olur. Sonra o güzel görünen, ya adamın zâhirî sureti olacaktır bundan gayem yaradılışın güzelliğidir veya bâtınî sureti olur. Zâhirî suretinden kastım yaratılışının güzelliğidir. Bâtınî suretinden ise, aklının mükemmelliği ve ahlâkının güzelliğidir. Güzel ahlâkın ar kasından güzel fiillerin geldiğinde şüphe yoktur. Kâmil aklın ar kasından da bol ilim gelmektedir. Bütün bunlar selim bir tabiat nezdinde güzeldir. Müstakim bir akıl nezdinde mergubdur. Her güzel görünenden ise lezzet alınır ve sevilir. Belki kalplerin yakınlaşmalarında bundan daha kapalı bir şeyler vardır. Zira ba zen sevgi, surette güzellik olmaksızın iki şahsın arasında oldukça derinleşir. Oysa ne yaratılışta ne de ahlâkta hiçbir güzel tarafı yok tur... Fakat bu derin sevgi, ülfet ve uygunluğu gerektiren gizli bir münasebetten kaynaklanır. zira bir şeyin benzeri tabı olarak ona meyleder. Bâtınî benzerlik ise, gizlidir. Onların ince sebepleri vardır. O sebeplere muttali olmak beşerin kuvveti dahilinde değildir,

Hz. Peygamber (s.a) bunu şöyle tabir etmektedir:
Ruhlar derlenmiş, toplanmış ve çeşitli kısımlardan meydana gelmiş askerlerdir. Onlardan tanışanlar anlaşırlar. Aralarında yakınlık kurarlar. Onlardan birbirine uygun düşmeyenler ise, ihtilâfa düşerler. Birbirinden nefret ederler!30

Bu bakımdan uygunsuzluk, ayrılığın neticesidir. Uygunluk ise tasarruf ile tabir edilen münasebetin neticesidir. Hadîs, bazı rivayetlerde şöyledir:

Ruhlar çeşitli kısımlardan derlenmiş ordulardır. Bir araya gelirler. Havada koklaşırlar.31

Bir kısım âlimler bunu şöyle anlatmışlardır: Allah Teâlâ ruhları yarattı ve onları ayırdıkça ayırdı ve Arş'ın etrafında ziyaret et tirdi. Aynı şeyin iki parçasından yaratılmış iki ruh orada tanıştı ve birleştiler, dünyada da bunu devam ettirdiler.

Nitekim, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Mü'minlerin ruhlarından ikisi, aralarında bir günlük me safe olduğu halde birleşirler. Oysa biri diğerini hiç görmüş değildir.32

Rivayet ediliyor ki, Mekke'de bir kadın vardı. Kadınları güldü rüyordu. Medine-i Münevvere'de de aynı işi yapan diğer bir kadın vardı. Bir ara Mekkeli kadın Medine'ye geldiğinde, Hz. Âişe'nin hücresine gidip onu güldürdü. Âişe validemiz ondan nerede misa fir olduğunu sorunca, Âişe validemize arkadaşı olan Medineli hanımın misafiri olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Âişe şöyle dedi: "Allah ve Rasûlü doğru söyledi. Hz. Peygamber 'Ruhlar çeşitli sınıflardan derlenmiş askerlerdir' buyurmuştu".
...
http://www.ihya.info/node/400

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,035 Saniyede Yüklendi.