İKİ MAKAM ARASINDAKİ FARKIN BİR MİSÂL İLE
İZAHI
...
Rivayet edildiğine göre, hükümdarlardan
birisinin huzurunda Çin ve Roma sanatkârları münakaşaya tutuştu. Romalı:
- Benim sanatım daha üstün. Çinli:
- Benim sanatım daha üstün, diye iddia edince hükümdar:
- Şu bir odanın karşılıklı iki köşesinde
hünerinizi gösterin bakalım, kimin sanatı daha üstün.”
dedi ve aralarına bir
perde gerdi. Böylece bir diğerinin yaptığından haberdar değildir. Romalı çeşitli
boyalarla süslü işlemeler ve el sanatları yapmaya başladı ve çalıştı. Çinli de
durmadan cilâ yaptı. Nihayet Romalı:
- İşim bitti. deyince, Çinli:
- Benim de
işim bitti. dedi. Hükümdar:
- Nasıl olur da senin işin biter. Bu adam bu kadar
ince sanatlar gösterdi, çalıştı, masraf etti. Sen ne yaptın?” deyince, Çinli:
- Zararı yok, perdeyi kaldırın da bakın, der.
Perde kalkar ve Romalı’nın
ince sanatına hayranlıkla bakar ve güzelliğine şaşarlar. Bir de Çinlinin olduğu
tarafa dönünce şaşkınlıkları daha da artar. Çünkü Çinlinin cilâsı sayesinde
Romalının karşıdaki bütün sanatı Çinlinin köşesine intikal etmiştir. Zira cilâ
ayna vazifesi yapmıştır. Aynı zamanda köşe hiç lekelenmeden daha parlark ve
daha câzip bir şekilde o sanat beriki köşeye aksedince Çinli birinciliği aldı.
İşte veliler de böyle; kalplerini temizler, cilalar ve parlatırlar. Bu suretle
Romalının nakışları Çinlinin köşesinde parladığı gibi, açık hakikatler bütün
parlaklığı ile kalpte tecelli eder. Hakim ve âlimler ise Romalı sanatkarların
yaptığı gibi, ilmi öğrenir ve kalplerine nakşederek işlerler.
...
İhya-u Ulumid-din / Cilt:3/1 / Akçağ Yayınları / s.46