|
Dilin Büyük Tehlikesi ve Susmanın Fazileti |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
fatma
Kalfa K.Tarihi: 28 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 230
|
Mesaj Seçenekleri
Alıntı Cevapla
Konu: Dilin Büyük Tehlikesi ve Susmanın Fazileti Gönderim Zamanı: 27 Mayıs 2012 Saat 18:17 |
|||||||||||||||
Dilin tehlikesi büyüktür. Onun tehlikesinden kurtuluş ancak susmakla mümkündür. Bunun için Allah'ın dini susmayı övmüş ve müntesiblerini susmaya teşvik etmiştir. Hadîsler Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Susan kurtulmuştur!1 Susmak, hikmettir. Susan ise pek az!..2 Abdullah b. Süfyan, babasından şöyle rivayet eder: "Ben Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana İslâm'dan öyle birşey öğret ki bundan sonra artık hiç kimseden İslâm hakkında birşey sormaya muhtaç olmayayım!5 diye sorduğumda, Hz. Peygamber cevap olarak şöyle dedi: 'Allah'a iman ettim de, sonra dosdoğru ol!' Hz. Peygamber'e sormaya devam ettim: 'Hangi şeyden sakınayım ya Rasûlallah?' O da eliyle dilini işaret etti".3 Ukbe b. Âmir der ki: Ey Allahın Rasûlü! Kurtuluş nedir?' dedim, Hz. Peygamber cevap olarak şöyle dedi: 'Dilini koru! Evinden çıkma! Günahın için ağla!' 4 Sehl b. Sa'd es-Sa'dî, Hz. Peygamberin şöyle dediğini rivayet eder: 'Kim diline ve tenâsül organına kefîl olur, haramda kullanmayacağına dair Allah'a söz verirse, ben de onun için cennete kefîl olurum'.5 Yine şöyle buyurmuştur: 'Kim, Kabkabı'nın, Zabzabı'nın ve Laklakı'nın şerrinden korunmuşsa, o kimse bütün şerden korunmuş demektir5.0 Kabkab mide, Zabzab tenâsül uzvu, Laklak ise dil demektir. İşte bu üç şehvet ile insanların ekserisi helâk olmaktadır. Bu sırra binaen biz, mide ile tenâsül organının şehvetinin âfetini beyan eder etmez, hemen dilin âfetlerini beyan etmeye başladık. Hz. Peygamber'e İnsanı cennete götüren şeyin en büyüğü' sorulduğu zaman şu cevabı verdi: 'Allah'tan sakınmak ve güzel ahlâk'7 'Ateşe sokanın en büyüğü'nden sorulduğu zaman da şu cevabı verdi: İki içi boş olan nesne: Ağız ile tenâsül organı!' İhtimal ki hadîste bahsi geçen 'ağız'dan murâd, dilin âfetleridir. Çünkü ağız dilin mahallidir ve yine ihtimaldir ki mideden murâd onun menfezidir. Yani tenâsül uzvudur. Çünkü Muaz b. Cebel Hz. Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz söylediklerimizden sorumlu muyuz?' diye sordu. Hz. Peygamber (s.a) şöyle cevap verdi: Ey Cebel'in oğlu! Annen matemini tutsun! İnsanları burunları üzerine ateşe sürükleyen dillerin mahsulünden başka ne olabilir?8 Abdullah es-Sakafi 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana sığınacağım birşey söyle!' deyince, cevap olarak şöyle buyurmuştur: 'Rabbim Allah'tır de, sonra dosdoğru ol!'9 'Ya Rasûlullah! Benim için en tehlikeli şey nedir?' diye sordum. Dilini tutarak 'Budur' dedi. Rivayet ediliyor ki Muaz (r.a) "Ey Allah'ın Rasûlü! Amellerin hangisi daha faziletlidir?' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber dilini çıkardı. Sonra üzerine parmağını koydu.10 Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Kalbi de dili doğru olmadıkça doğru olmaz. Komşusunun şerrinden emin olmadığı bir kimse cennete giremez.11 Kim selâmette kalmayı seviyorsa, sükûttan ayrılmasın.12 Ademoğlu sabahladığı zaman tüm azalan dile hatırlatıcı oldukları halde sabahlarlar ve derler ki: 'Bizim hakkımızda Allah'tan kork! Zira sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Eğer sen inhiraf edersen, biz de inhiraf eder, haktan ayrılırız'.13 Rivayet ediliyor ki Hz. Ömer (r.a) Ebubekir Sıddîk'ı, dilini eliyle çekerken gördü ve 'Ey Rasûlullah'm halifesi! Ne yapıyorsun?' diye sordu. Ebubekir şöyle cevap verdi: Şudur beni tehlikeli yerlere sokan!.. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştu: Bedende hiçbir âzâ yok ki Allah katında dilden şikayetçi olmasın.14 İbn Mes'ud Safa tepesinde bulunuyordu: 'Lebbeyk Allahümme lebbeyke!' duasını okuyor ve şöyle diyordu: 'Ey dilim! Hayrı söyle, kâr et! Kötü söyleme, tehlikelerden selâmet kalırsın. Bunları,pişman olmazdan önce yap!' Kendisine 'Ya Ebû Abdurrahman! Bu senin kendiliğinden söylediğin bir dua mıdır, yoksa Hz. Peygamber'den dinlediğin bir dua mı?' denildi. İbn Me'sud şöyle dedi: Hayır! Aksine ben Hz. Peygamberin şöyle dediğini işittim: Muhakkak ki ademoğlunun yanlışlıklarının çoğu dilindedir.15 Dilini koruyan bir kimsenin avretini Allah Teâlâ örter. Öfkesine hâkim olan bir kimseyi Allah azabından korur. Çünkü Allah'a yalvarıp özrünü arzederse, Allah onun özrünü kabul eder.16 Rivayet ediliyor ki, Muaz b. Cebel 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana nasihatta bulun!' dedi. Hz. Peygamber: 'Allah'ı görür gibi ona ibadet et! Nefsini ölülerden say! Eğer dilersen, senin için bunlardan daha faydalı birşeyi haber vereyim' diyerek dilini işaret etti.17 Size ibadetin en kolayını ve beden için en rahatını haber vereyim mi? Susmak ve güzel ahlâktır.18 Her kim, Allah'a ve son güne inanıyorsa, ya hayır söylesin veya sükût etsin. Allah o kuldan razı olsun ki, konuşup ganimet sahibi olur veya susup selâmette kalır.19 Hz. İsa'ya 'Bizi öyle bir amele muttali et ki onunla cennete girmiş olalım!' denildiğinde şöyle demiştir: 'Hiç konuşmayınız'. Dediler ki: 'Buna gücümüz yetmez!' O zaman şöyle dedi: 'O halde ancak hayır ile konuşunuz!' Hz. Süleyman şöyle demiştir: 'Eğer söz gümüş ise sükut altındır'. Aç kimseye yedir, susuza içir! Emr-i bi'1-mâruf yap! Münkeri yasakla! Eğer gücün buna yetmiyorsa -hayır hariç-dilini tut!20 Hayır hariç, dilini tut! Böyle yapmakla şeytanı mağlûp edersin.21 Allah Teâlâ her konuşanın dilinin yanındadır. Bu bakımdan ne söylediğini bilen kişi Allah'tan korksun! Müslüman kimseyi susmuş ve vakur gördüğünüz zaman ona yaklaşınız! Çünkü o, hikmeti telkin eder.22 İnsanlar üç gruptur: 1.Ganim 2.Sâlim 3.Sâhib Ganim, Allah'ı zikreden, Sâlim sükût eden, Sâhib ise bâtıla dalan kimsedir.23 Mü'min bir kimsenin dili, kalbinin arkasındadır. Konuşmak istediği zaman kalbiyle o şeyi düşünür, sonra diliyle onu geçiştirir; münafığın dili kalbinin önündedir. Bir şeyi kastettiğinde diliyle söyler, kalbiyle düşünmez.24 İsa (a.s) şöyle demiştir: İbadet on parçadır. Bu on parçanın dokuzu susmak, bir parçası da insanlardan kaçmaktadır'. Çok konuşan bir kimsenin, düşüşü çok olur. Düşüşü çok olan bir kimsenin günahları çoğalır. Günaları çok olan bir kimsenin ise herşeyden daha fazla lâyıkı ateştir.25 Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri Ebubekir Sıddîk (r.a) ağzına küçük taşları koyar, onlarla nefsini konuşmaktan menederdi. Kendisi diline işaret ederek şöyle demiştir: 'Beni tehlikeli yerlere sokan budur! Abdullah b. Mes'ud (r.a) der ki: 'Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim, uzun hapsetmeye dilden daha fazla müstehak olan hiçbir şey yoktur!'. Tavus şöyle demiştir: 'Benim dilim yırtıcı hayvandır. Onu bıraktığım zaman beni yer!' Vehb b. Münebbih, Âl-i Davud'un hikmetinden şunu söyledi: 'Akıllı bir kimseye gereken, zamanını bilmek, dilini korumak ve kendi hâline yönelmektir'. Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Dilini korumayan bir kimse dinini hakkıyla bilmiş değildir'. Evzâî şöyle demiştir: Ömer b. Abdulaziz (r.a) bizlere şöyle yazdı: 'Ölümü fazla hatırlayan bir kimse, dünyada az ile razı olur. Konuşmasını amelinden sayan bir kimse, kendisini ilgilendirmeyen konuda az konuşur!" Susmak, kişi için iki fazileti bir araya getirir: 1.Dininde selâmet kalmak 2.Arkadaşını iyi anlamak Muhammed b. Vâsık, Mâlik b. Dinar'a şöyle dedi: 'Ey Ebû Yahya! İnsanlar için dilini korumak, dinar ve dirhemi (parayı) korumaktan daha çetindir'. Hasan Basrî şöyle demiştir: "Bir grup Muaviye'nin yanında konuştu. Ahnef b. Kays ise susmuştu. Muâviye ona dedi ki: 'Ey Ebû Bahr! Sen hiç konuşmuyorsun?' Ahnef, Muaviye'ye 'Eğer yalan söylersem Allah'tan korkuyorum. Eğer doğru söylersem senden korkuyorum' dedi". Ebubekir b. Ayyaş şöyle anlatıyor: "Dört padişah bir araya geldi. Biri Hind, biri Çin, biri Kisrâ ve biri de Kayser... Aynı mânâyı ayrı ibarelerle ifadeye çalıştılar. Onlardan biri dedi ki: 'Ben söylediğimden dolayı nedamet duyarım. Fakat söylemediğimden dolayı duymam'. Diğer biri de şöyle dedi: 'Ben herhangi bir kelimeyi konuştuğum zaman o kelime bana hâkim olur. Ben ona hâkim olamam. Onu konuşmadığım zaman ise, ben ona hâkimim. O bana hâkim değil'. Üçüncüsü dedi ki: 'Ben konuşanın hâline hayret ediyorum. Eğer konuştuğu kendisine dönerse, kendisine zarar verir. Eğer dönmezse kendisine fayda vermez'. Dördüncüsü de 'Ben söylemediğimi reddetmekte söylediğimi reddetmekten daha kudretliyimdir' dedi". Soru: Susmanın bu büyük faziletlerinin sebebi nedir? Cevap: Sebebi dil âfetinin çokluğudur. O âfetler; yanlışlık, yalan, gıybet, kovuculuk, riya, münafıklık, fâhiş konuşmak, cedel yapmak, nefsi temize çıkarmak, bâtıla dalmak, başkasıyla kavga etmek, fuzulî konuşmak, hakîkati tahrif etmek, hakîkate ilâvelerde bulunmak veya hakikatten eksiltmek, halka eziyet etmek veya halkın namusuna saldırmaktır. (İnsan) hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden (bir melek) hazır bulunmasın. (Kâf/18) Susmaya devam etmenin faziletine birşey delâlet eder. Şöyle ki: Konuşma dört kısımdır. Bir kısmı katıksız zararlı, başka bir kısmı katıksız faydalı, diğer bir kısmı hem zararlı, hem faydalı, dördüncü bir kısmı ise, ne zararlı, ne de faydalıdır. Katıksız zarar olan kısma gelince, bu kısımda mutlaka susmak gerekir. Çünkü onun faydası, zararını karşılayamaz. İçinde ne fayda, ne de zarar olan konuşmaya gelince, bu fuzûlî konuşmadır. Zamanın zayi edilmesi de zararın ta kendisidir. Bu bakımdan elimizde dördüncü bir kısım kalıyor. O halde konuşmanın dörtte üçü düştü, dörtte biri kaldı. Bu dörtte birin içinde de tehlike vardır; zira bu kısım içine riyanın inceliklerinden tasannu, nefsi temize çıkarmak ve fuzûlî konuşmak gibi günah olan şeyler karışır. Öyle bir şekilde karışır ki idrâk edilmesi pek güçtür. Bu nedenle insanoğlu böyle bir konuşma ile kendisini tehlikeye atmış olur Kim -ilerde zikredeceğimiz şekilde- dil âfetlerinin inceliklerini bilirse, kesinlikle anlar ki şu Hz. Peygamber'in bu hususta söylediği en keskin ve şaşmaz sözüdür: 1)Tirmizî |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|