Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Eserleri > Gazali'nin Kitaplarından Alıntılar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Nafile Oruçlar

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
zczamaneyolcusu Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa


K.Tarihi: 29 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 706
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı zczamaneyolcusu Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Nafile Oruçlar
    Gönderim Zamanı: 05 Mayıs 2010 Saat 20:52

Nafile Oruçlar ve Tertibi(İhya 'dan alıntı)

Bilmiş ol ki, faziletli günlerde orucun müstehab olması daha kuvvetleşir. Faziletli günlerin bazıları sene, bazıları ay, bazıları da hafta içinde bulunmaktadır.

Sene İçindeki Makbul Oruçlar
Senedeki faziletli günler. Ramazan aynıdan sonra, Arefe günü, Aşûre günü, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on günleridir. Haram aylarının tamamı, oruç tutma günleridir. Bunlar faziletli günlerdir.

Hz. Peygamber (s.a) sanki Ramazan ayındaymış gibi Şaban ayında oruç tutardı.26

Bir rivayette şöyle gelmiştir:
Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur'.27

Muharrem ayı, hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir seneyi hayırlı bir temele dayamak daha sevimli olur ve bereketinin devamı daha fazla ümit edilir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Haram aylardan herhangi birisinin bir gününü oruçlu geçirmek, başka bir ayın otuz gününü oruçla geçirmekten daha efdâl ve üstündür. Ramazan ayının bir gününün orucu, haram ayların otuz gününün orucundan daha efdâldir.28

Her haram ayının üç gününü oruç tutup, perşembe, cuma ve cumartesine tesadüf ettiren dokuzyüz senelik ibadet sevabını alır.29

Şaban ayının ikinci yarısından sonra, Ramazana kadar oruç tutmak yoktur.30

Ramazan'dan birkaç gün önce oruç tutmayı bırakmak, bu rivayete binaen müstehab sayılmıştır. Buna rağmen eğer Şaban ayının tamamını oruç tutar, Ramazan ayına bitiştirirse, câizdir.Çünkü Hz. Peygamber bir defasında böyle yapmıştır.31 Fakat birçok defa da ara vermiştir.32

Eğer daha önceden devanı ettiği âdetine rastlamazsa, Ramazan ayından iki veya üç gün önce oruç tutarak Ramazan'ı karşılamak câiz değildir.
Ashâbdan bazıları, Ramazan'a benzemesin diye Receb ayının tamamında oruç tutmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.

Faziletli aylar şunlardır:
1. Zilhicce, 2. Muharrem, 3. Receb, 4. Şaban

Haram aylar da şunlardır:
1. Zilkade, 2. Zilhicce, 3. Muharrem, 4. Receb

Bu ayların birisi tek, diğer üçü arka arkaya gelmektedir. Bu ayların en faziletlisi Zilhicce'dir. Çünkü hac mevsimine, haccın on günü olan eyyam'ul-ma'lûmat (Bilinen günler) ve teşrik günleri olan eyyam'ul-madûdat (Sayılı günler) bu aydadır.

Haram aylardan olan Zilkade ayı da, Şevval ayı gibi hac aylarındandır. Ancak şu kadar var ki, Şevval ayı, haram aylardan değildir. Muharrem ve Receb ayları da hac aylarından değildir.

Allah nezdinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli ve faziletli günler yoktur ki, o günlerde yapılan ibadet, bu on gündekinden daha üstün olsun. Zilhicce'nin bir gününde yapılan ibadet, diğer zamanda yapılan bir senelik ibadete bedeldir. Zilhicce'nin bir gecesinde yapılan ibadet, kadir gecesinde yapılan ibadete denktir.

Bu sözleri söyledikten sonra Hz. Peygamber1 e 'Zilhicce haricinde Allah yolunda yapılan cihaddan da mı Zilhicce'deki ibadet daha efdâldir?' diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: Zilhiccedeki ibadet, Allah yolunda yapılan cihaddan da efdaldir, ancak Allah yolunda atının sırtını yaralatıp kanını akitmcaya kadar cihad edenin durumu hariç,..33

Aylar İçindeki Makbul Oruçlar
O günler, ayın başlangıcı, ortası ve sonudur. Ayın ortası eyyam-ü bîd (Mehtaplı günler) tâbir edilen onüç, ondört ve onbeşinci günlerdir.

Hafta İçindeki Makbul Oruçlar
Haftanın içinde bulunan faziletli günler ise, pazartesi, perşembe ve cuma günleridir. Haftanın en faziletli günleri bunlar olduğundan, bugünlerde oruç tutmak müstehabtır. Bu günlerin fazileti hürmetine bu günlerde yapılan iyilikler kat kat fazlalaşırlar.

Sene Orucu
Savm'ud-Dehr tâbir edilen bütün senenin orucuna gelince, yukarıda sayılan günlerin tamamını ve başka günleri kapsamaktadır. Allah'a giden yolcuların bu hususta tâkip ettikleri çeşitli yolları vardır. Kimileri 'Bütün seneyi oruçlu geçirmek mekruhtur' demiştir. Çünkü böyle bir orucun mekruh olduğuna dair, birçok haberler vârid olmuştur.34

En kuvvetli fetvâya göre, bütün sene oruç tutmak iki illetten dolayı mekruhtur:
a) İki bayram ve teşrik günlerinde orucunu bozmadığı için
mekruh olur ki böyle yaptığı takdirde bütün seneyi oruçlu geçirmiş
olur. (Burada kerahet, kerahet-i tahrimiyye'dir)
b) Hz. Peygamberin iftar sünnetini terkederek bütün seneyi
oruçlu geçirmeyi kendisine mecbur kılarak,Allah Teâlâ'nın kendisine ruhsat verdiği halde nefsine zorluk olsun diye ille de oruç tutmak da mekruhtur. Oysa Allah (cc) kulunun azimetleri
yapmasını sevdiği gibi,ruhsatları yapmasını da sever. Bu
bakımdan bütün seneyi oruçlu geçiren bir kimse, yukarıda zikredilen bu iki illet olmadan oruç tutuyorsa ve nefsinin ıslâhının da ancak bu şekilde oruç tutmaya bağlı olduğunu görüyorsa tutabilir ve tutsun da...

Çünkü sahabe ve tâbiînden bir cemaat böyle yapmıştır.

Ebu Musa el-Eş'arî'nin, Hz. Peygamber'den rivayet ettiği bir hadîste şöyle denilmektedir:
Bütün seneyi oruçlu geçiren kimse için cehennem daralır.35

Bunu söyledikten sonra Hz. Peygamber baş ve şehadet parmaklarını doksan rakamı gibi düğümleyerek sözkonusu darlığa işaret buyurmuştur. Hadisin mânâsı; cehennemde onun için yer kalmaz demektir.

Derece bakımından bütün sene oruç tutmaktan daha az olan,
senenin yarısını oruçlu geçirmektir. Yani bir günü oruçlu, bir
günü oruçsuz geçirmektir. Böyle bir oruç, bütün seneyi oruçlu geçirmekten nefse daha zor ve nefsi mağlûp etmeye daha elverişlidir.

Bu kabil orucun fazileti hakkında birçok haberler vârid olmuştur.

Çünkü kul, böyle bir oruçla gününün birini oruçla birisini de
şükretmek suretiyle değerlendirir. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:Yerüstü ve yeraltı hazinelerinin anahtarları bana arzolundu. Onları kabul etmedim, geri çevirdim ve dedim ki: Bir gün acıkır, bir gün doyarım. Doyduğum zaman Allah'a hamd eder, acıktığımda Allah'a yalvarırım.36

Orucun en faziletlisi kardeşim Dâvud'un orucudur; o birgün oruç tutar, birgün yerdi.37

Bu orucun faziletli olduğuna delâlet eden haberlerden biri de Hz. Peygamber'in oruç hakkında Abdullah b. Amr'a verdiği ruhsattır. Abdullah b. Amr'ın 'Ey Allah'ın Rasûlü! Sizin buyurmuş olduğunuzdan daha fazla oruç tutmaya gücüm yeter' demesi üzerine Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Bir gün oruç tut ve bir gün de ye! Abdullah 'Bundan daha faziletli orucu istiyorum ey Allah'ın Rasûlü!' deyince, Rasûlullah bu sefer şöyle buyurdu:
Bundan daha faziletlisi yoktur. Ramazan ayı hariç, Rasûlullah (s.a) hiçbir ayda tamamen oruç tutmamıştır.38

Senenin yarısını oruçlu geçirmeye gücü yetmeyen bir insanın, üçte birini oruçlu geçirmesinde bir beis yoktur. Birgün oruç tutar, iki gün yer.

Ayın başından üç, ortasından üç ve sonundan üç gün tutarsa, senenin üçte birini tutmuş olur ve böylece orucunu faziletli vakitlere tesadüf ettirir. Eğer her haftanın pazartesi, perşembe ve cuma günlerinde oruç tutarsa, bu da senenin üçte birine yakındır. Faziletli vakitler böylece bilindikten sonra, en önemli şey insanın orucun mânâsını anlamasıdır. Kişi bilmelidir ki, oruçtan gaye; kalbin temizlenmesi, himmetini Allah'tan başka her şeyden boşaltmasıdır. İç âleminin inceliklerini bilen bir kimse, hâllerine bakar. Eğer hâli devamlı oruç tutmayı gerektiriyorsa tutar. Bazen da hâli devamlı oruçsuz olmasını gerektirir. Bazı vakitler de hem oruçlu, hem de oruçsuz olmasını gerektirir. Kısaca orucun mânâsını anladığı ve âhiret yolunda kalbini murakabe etmek suretiyle orucun hududunu bildiği zaman kalbine neyin daha faydalı olduğu, kendisi için, gizli bir durum değildir. Böylece bu durumun varlığında kendisine daimi bir tertib gerekmektedir.

Bu sırra binaen Hz. Peygamber'den şöyle rivayet edilmektedir:
Rasûlullah (s.a) bazen artık hiç orucunu bozmayacak gibi oruca devam eder, bazen de artık hiç oruç tutmayacakmış gibi iftara devam ederdi. Bazı kereler artık hiçbir zaman uykudan kalkmayacak gibi uyur, bazen de artık hiç uyumayacakmış gibi vaktini uykusuz geçirirdi.39

Bütün bunlar, nübüvvet nûruyla vakitlerin hakkını vermek hususundaki inkişafa göre tertiplenmekteydi.

Âlimler dört günden fazla oruçsuz olmayı kerih görmüşlerdir. Dört günü sınır belirtmeleri, bayram ve teşrik günlerinin takdirine göredir. Dört günden fazlasını oruçsuz geçirmenin kerih görülmesi şu hikmete dayanır: Kalp katılaşır, kötü âdetler başgösterir ve şehvet kapıları açılır. Hayatıma yemin ederim, âlimlerin bu görüşü halkın çoğu hakkında tam isabetli bir görüştür. Hele yirmidört saatte iki defa yemek yiyenler hakkında...

İşte nafile oruçlar hakkında zikretmek istediğimiz bunlardı. Allah en doğrusunu bilir.
Kitabu Esrar'is-Savm (Orucun Sırları) bölümü burada sona erdi.

Bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm hamdlerle Allah'a hamdederiz
Yine bildiğimiz, bilmediğimiz her nimet için Allah'a hamdeder, zât-ı ulûhiyyetinden efendimiz Hz. Muhammed'e, âline ve ashâbına rahmet deryâsını coşturmasını dileriz.

Onları kötülükten korusun, şerefin en yüce derecelerine yükseltsin. Göklerin ve yerin her seçkin sâkinine de rahmet etmesini dileriz. Bu bölümün ardından Allah'ın izniyle Kitahu Esrar'il-Hac (Haccın Sırları) bölümü gelecektir.

Yardım eden Allah'tır. Ondan başka rab yoktur. Bize tevfîkini ihsan eden ancak O'dur. O bizlere kâfidir ve O ne güzel yardım edicidir!

26) Buharî ve Müslim, Hz. Âişe'den)
27) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
28) İmam Irâkî bu şekilde bir hadîse rastlamadığını söylemiştir. Ancak Taberânî ei-Mu'cem'us-Sağir''de İbn Abbas'tan 'Muharremde tutulan her bir gün orucun karşılığı otuz günün sevabıdır' şeklinde bir hadis rivayet eder.
29) el-Ezdî, (Enes'ten)
30) Sünen sahipleri, (Ebu Hüreyre'den)
31) Sünen sahipleri, (Ümmü Seleme'den)
32) Ebu Dâvud, (Hz. Âişe'den)
33) Tirmizî ve İbn Mâce, (Ebu Hüreyre'den) Hadîsin /Allah Yolundaki
Cihad' bölümünü Buharî, İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.
34) Buharî ve Müslim, (Abdullah b. Amr'dan)
35) İmam Ahmed, Nesâî ve İbn Hibban
36) Tirmizî, (Ebu Umâme'den)
37) Buharî ve Müslim, (Abdullah b. Aınr'dan)
38) Buharî ve Müslim, (Hz. Âişe'den)
39) Buharî ve Müslim, (Hz. Âişe'den)



Düzenleyen zczamaneyolcusu - 05 Mayıs 2010 Saat 22:46
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,094 Saniyede Yüklendi.