Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Fikirleri > Gazali'nin Fikirleri
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Bilmek ve yapmak!

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
fatma Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa
Simge

K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 230
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı fatma Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Bilmek ve yapmak!
    Gönderim Zamanı: 21 Mayıs 2010 Saat 22:21
Bilmek ve yapmak!

Gazali`yi, İslam dünyasının `geri kalması`ndan sorumlu tutan ve bunu aşırılaştıran oryantalist bir fikir var. Bu fikre inananlar, Gazali`nin tabiat bilimleri ve felsefenin gelişmesine engel olduğunu öne sürmektedirler.

Gazali`nin bu çerçevede, matematik ve geometriyle ilgili görüşleri önemli, bugün de bilim felsefesi ve bilimin kullanımı, bilimsel çalışmanın meşruiyeti gibi konularla yakından ilgili görünmektedir. Gazali`ye göre son tahlilde bu iki ilmin ilahiyatla ilgileri yoktur. Çünkü bunların hedefi, nicel (maddi) dünyayı ölçmek, saymak, aralarındaki bağların nicel anlamlarını kavramaktır. Söz konusu özellikleri dolayısıyla Astronomi`nin bu iki ilimle yakın ilişkisi var. Geometri, göklerin ve onun altında merkeze kadar uzanan şeylerin şeklinin küre biçiminde olduğunu açıklamaya, göklerin tabakalarının sayısını belirtmeye (matematik), feleklerde hareket halinde olan kürelerin sayılarını ve hareket miktarlarını ölçmeye yarar. Biz filozofların inanarak bütün görüşlerini benimseyebiliriz; ne var ki bu, İlahi ilimler alanında hiçbir şeyi engelleyemez. İlahi ilimler ile bu ilimler arasında ilişki kurmak zorunlu değildir. (Tehafüt, 4. Mukaddime)

Burada Gazali`nin Pisagoryen geleneğin dışına çıkmak istediğini söyleyebiliriz. Geleneksel kültürlerde, matematik, geometri, astronomi ve müzik dört temel uğraşı alanıdır, bazı kadim havzalarda bunlara beşinci ilim olarak tıp da eklenmiştir; amaç kozmik düzenin bağlı olduğu ve ancak hayatiyetini kendisi sayesinde devam ettirdiği Bir ilkesinden hareketle mükemmelliğe ulaşmaktır. Nihai ve hakiki gayesi mükemmellik olan insan, bu bilgiler ve bu bilgilerin doğru kullanımı sayesinde beşeri yetenek ve melekelerini geliştirir, bilgi düzeyini yükseltir. Gazali ise ilahiyat ile riyaziyat (matematik-geometri) arasında mutlak bir zorunluluk görmediği gibi, varlığın Bir (İslami öğretide yaratıcı Allah) ilkesine varmak için bu ilimlerin kullanılmasını da zorunlu görmez. Ona göre, evrenin yapıcısı, düzenleyicisi ve yaratıcısı Allah`tır, ama bu bilgiye varmak için biz bu iki bilgi türüne muhtaç değiliz. Çünkü bir evin bir mimar tarafından yapıldığını bilmek için nasıl mutlaka evin altıgen veya sekizgen olduğunu, kerpiçlerinin sayısını bilmek gerekmiyorsa, ilahiyat için matematik ve geometriyi mutlaka bilmek de gerekmez.

Gazali, burada bugün de modern bilimlerin gelişmesinde önemli rol oynayan bir noktaya dikkat çekmektedir ki, bu önemlidir: Gerek geleneksel telakkiler gerekse İslamiyet`in varlık görüşü, varlığın Allah`ın birliğine gönderme mahiyetinde ayetlerden ibaret olduğunu söyler. İnsan `alametler`in (ayetler) toplamı olan `alem` (varlık dünyası) üzerinde tefekkür ederek Allah`ı `bilme`ye (ilim) ve tanımaya, böylelikle O`na ibadet ve kulluk etmeye çalışır. Yaratılış sıradan, basit, tesadüfi ve anlamdan/amaçtan yoksun değildir. Varlığa bu gözle bakanın kalb gözü kapalıdır. Hikmet ve basiretle bakıldığında, anlaşılır ki varlık alemi harikulade ve namütenahi mucizeler düzeneğidir. Varlık ve sayısız mertebeleri değil, hayatın kendisi de bir mucizedir.

Cevabı aranması gereken sorular vardır: İnsan, Allah`ın tabiattaki canlı hayatın devamını sağlayan şifreleri ve bu şifrelerin ihtiva ettiği bilgileri çözüp Yaratıcı`nın sırlarını, bize doğrudan açıklanmamış bilgilerini çözmeye hak sahibi mi? Yoksa insanın asıl görevi bunları anlamak, tanımak, temaşa etmek ve bunlar üzerinden hakiki görevi olan ibadet, şükür, istiğfar, zikir, tefekkür, dua ve tesbihte bulunmak mı? Varlık bizim istifademize sunulmuştur (teshir), bu doğru. Kucağında yaşadığımız maddi tabiatı kullanıp istifade edebilmemiz için onun bilgisine de sahip olmamız gerekir. Bu da doğru. Habir ve Alim olan Allah öğretir. Bizim neyi ne kadar bilmeye ve kullanmaya hakkımız vardır? Bize çizilmiş sınırlar yok mu? Bir şeyi biliyor olmamız onu kullanmamızı gerektirir mi? Bir canlıyı kopyalamak mümkün ise bunun kullanımı meşru mu? Gazali`nin deyimiyle, mesele mimarı olan bir evin altıgen veya sekizgen olduğunu, kerpiçlerinin sayısını bilmek insanın durduğu bir sınır değil, insan kendi tabii sınırlarını aşıp Allah`ı taklid etmeye, sahte yaratıklar üretmeye, fıtratı değiştirmeye başlar. Batı`da gelişen bilimlerin ruhu, hedefleri ve kullanım biçimleri bakımından İslam`la tam bir uyuşma içinde olduklarını söyleyenlerin bu sorulara makul cevaplar vermesi gerekir.
 ALİ BULAÇ

http://www.tumgazeteler.com/?a=1763496


Düzenleyen fatma - 21 Mayıs 2010 Saat 23:41
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,141 Saniyede Yüklendi.