Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali Hakkında Söylenenler > Gazali'yi Savunanlar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Gazeliyat değil, gazaliyat (II)

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj Tersinden sırala / Okunmamış Mesajları Gör
fatma Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa
Simge

K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 230
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı fatma Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Gazeliyat değil, gazaliyat (II)
    Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2010 Saat 14:14
Gazeliyat değil, Gazaliyat (II)

İmam Gazali isminin önemini, bu topraklarda düşünmenin açtığı evleği takip edecek, önü kesilen düşünmenin yeniden yola düşüşü sırasında ona eşlik edecek, düşünmenin bu toprakların çocuklarına gezdirdiği zirveleri yeniden ziyaret etmek isteyecek zihinler için hem de her fırsatta vurgulamak, bize düşünmeyi öğreten kadim ustalarımızın ne söylemeye çalıştıklarını değil sadece, ne söylediklerini anlamak için dahi elzemdir. İmam Gazali ismini, sadece yola düşmek için değil, yolda düşmemek için hatırlamalı, yola düştüğümüz, yola düşeceğimiz için değil, yola düşersek, bir kere olsun yola düşmeyi başarırsak bir daha yolda düşmemek için onun adını unutmamalı, bu büyük düşünce ustasının asarının, yazdıklarından ibaret olmayıp ihya projesini kendisinden sonra kemale erdiren ilim ve irfan mirasımızın da onun eseri sayılması gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız. İmam Gazali sonrasında taşların nasıl da yerli yerine oturduğunu, Mantık İlmi`nin medreselerde tedrisine başlanmasıyla birlikte ilimlerin mevzu ve maksadlarının ne denli titizlikle tanımlanıp ayrıştığını, bu ayrışmanın ilim ve irfan mirasımıza ne tür imkanlar kazandırdığını ve mesela Kelam İlmi`nin mevzu ve maksadını geliştirip/genişletip müstesna bir mevkiye yerleştiğini görebilmek için sadece el-İci`nin Mevakıf`ında sergilenen ilim tariflerine ve bu tariflerin ne kadar ince eleklerden geçirilmek suretiyle elendiklerine bakmak bile yeterlidir kanaatindeyiz. Malum olduğu üzere ilim dallarının sınırları birbirlerinden cihet-i vahdet itibariyle ayrılırlar; yani her ilim dalı bir diğerinden ya mevzuunun (konusunun) veya maksadının (gayesinin ve faidesinin) farklılığı cihetinden müstakil bir ilim dalı hüviyeti kazanır. `Cihet-i vahdet-i zatiye` bir ilmin mevzuunu, `cihet-i vahdet-i araziye` ise o ilmin maksadını belirler. İki ilmin mevzuları veya maksadları aynı olabilir ve fakat hem mevzuları, hem de maksadları aynı olamaz. Mevzuları aynı olursa maksadları ayrı, maksadları aynı ise mevzuları ayrı olmak zorundadır; zira aksi takdirde onlar iki ayrı ilim değil, bir ilim addedilirler. Sözgelimi Tefsir İlmi`nin konusu Kelamullah, maksadı Kelamullah`ın yorumudur. Tefsir Usulü`nün konusu da Kelamullah`tır ve fakat maksadı Kelamullah`ı yorumlamak değil, bilakis mümkün yorumların ilke ve kaidelerini tedkik edip bu yolda asılları tesbit etmektir. Usulsüzlük vusulsüzlük demek olduğundan önce usul gelir, sonra herhangibir usule istinaden tatbikat. (Ahmed Cevdet Paşa`nın oğlu Ali Sedad`ın 1800`lerin sonlarında isabetle işaret ettiği gibi usulün öneminin kavranışı Batı Dünyası için yeni bir olgudur.) Keza Kıraat İlmi`nin de mevzuu Kelamullah`tır, lakin maksadı Kur`an`ı usulüne uygun olarak tilavettir. Bir hattat Kelamullah`ı yazar, bir hafız tilavet eder, bir müfessir yorumlar, bir usulcü bu yorumların kaidelerini tesbit eder; bir fakih Kelamullah`tan hukuki istinbatlarda bulunur; hepsinin de meşgul oldukları ilimlerin mevzuu bir yönüyle aynıdır, Kelamullah`tır; lakin maksadları farklıdır. İlimlerin tasnifi, yani cihet-i vahdet-i zatiyelerinin (mevzuularının) ve cihet-i vahdet-i araziyelerinin (maksadlarının) tesbit edilebilmesi için evvelemirde bütün mevcudatın tasnif; mertebelerinin, sınırlarının, hususiyetlerinin ise tesbit edilmesi lazımdır. Çünkü bilgi her halukarda bir şeyin, muayyen bir mevcudun bilgisidir; zira bilmek bir şeyi bilmek demektir. Bu bakımdan bütün mevcudat mümkün olduğu kadarıyla ve muayyen bir tarzda tasnif ve tesbit edilebilmeli ki onlara dair bilgileri de tasnif ve tesbit etmek mümkün olabilsin. Nitekim kudema önce mevcudatı, sonra mevcudata dair bilgileri tasnif ve tesbit etmeyi denemiştir. Peki bu tasnif ve tesbit işini hangi ilim yapacak, mevcudatın ve mevcudata dair bilginin sınırlarını hangi ilim tayin edecektir? Hiçbir ilim kendi mevzu ve maksadını tarif edemez; zira hiçbir göz kendini göremez. Mesela Aritmetik`in konusu aded, Geometri`nin konusu mikdar`dır. Burada sorulması gereken soru şu: Mezkur ilimler neyin, hangi ilmin konusudur? Mesela Aritmetik aded`le, Geometri mikdar`la meşgul olurken bu iki ilimle meşgul olacak ilim hangisidir? Keza Tarih İlmi mazi`yle, mazi`deki hadiselerin tesbit ve izahıyla meşgul olur. Kabaca söylendikde tarihin ve dolayısıyla tarihçinin konusu mazidir. İyi ama bizatihi Tarih İlmi neyin konusudur; Tarih İlmi bizzat kendisini kendi konusu haline getiremeyeceğine göre Tarih İlmi`ni konu edinen, onun üstünde başka bir ilim dalı daha bulunması gerekmez mi? Modern dönemlerde bu vazife Mantık İlmi`ne verilmek istendi ve İlm-i Mantık Mantık-ı Suri ve Mantık-ı Tatbiki adıyla -Kant`ın deyişiyle die formale Logik ve die angewandte Logik (Kritik der reinen Vernunft, II/99, Darmstadt-1998) şeklinde- ikiye ayrılarak ilkinden düşünmenin yasalarını incelemesi, ikincisinden ise ilimleri tasnif ve sınırlarını tayin etmesi beklendi. Kısa bir süre sonra Mantık-ı Tatbiki, yerini Methodologieye bıraktı. Daha sonra metodoloji sorunu Tarih Felsefesi, Hukuk Felsefesi, İktisad Felsefesi gibi bilim dallarının insafına terkedildiyse de hepsini bir çatı altında toplayacak genel bir bilime ulaşılamadı ki halen bu sorun büyük ölçüde hayatiyetini korumaktadır. Oysa bizim ilim ve irfan geleneğimizde ilimlerin tasnifine dair yapılan çalışmaların tarihi oldukça eskilere gider. Nitekim bu çabalar asıl kıvamını İmam Gazali sonrasında bulmuş, varolanların değil sadece, varolanların bilgisi de açılan bu evleğin bereketiyle tayin, tesbit ve tasnif edilmiştir. Not: 11 Mayıs 2004 Salı günü Konya`da İlahiyat Fakültesi`nde ve Türkiye Yazarlar Birliği`nin konferans salonunda düşünmenin dostlarıyla birlikte yine `bir tek kendimizi` düşünmeyi sürdüreceğiz.

http://www.tumgazeteler.com/?a=4280602
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,039 Saniyede Yüklendi.