Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali ile İlgili Anlatılar > Hakkında Anlatılanlar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

40 yaş bunalımı

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
zczamaneyolcusu Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa


K.Tarihi: 29 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 706
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı zczamaneyolcusu Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: 40 yaş bunalımı
    Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2010 Saat 14:53

Nizamülmülk’ün dikkatini çeken genç müderris

    Gazâlî’yi Nişâbur’daki Nizâmiye medresesinde görürüz. Burası tam da aradığı ortamdı. İlme susamış kafası burada tatmin buldu. Dil, hafıza, natıka ve zekâ bakımından üstün seviyede olan Gazâlî burada lisan, mantık ve din bilimlerinde ileri merhaleye geldi. Artık ders okutmaya ve eser yazmaya da başladı. Büyük Selçuklu Devleti’nin meşhur vezîri Nizamülmülk’ün dikkatini çekti. Bu kişi ülkesinde medreseleri yaptırmak ve geliştirmekle meşhurdur. Bunlar o zaman üst seviyede bilim kurumları idi. Sonunda Gazâlî Bağdat Nizamiye medresesinde müderrislik görevine başladı. Henüz 34 yaşındadır. Buradaki müderrislik bugünkü öğretim üyeliğine tekabül eder. Yüzlerce öğrenciye ders veriyordu. Ayrıca sohbetleri etkiliydi. Dinleyiciler, halktan devlet büyüklerine kadar geniş bir insan kitlesinden oluşurdu. Artık şöhretin zirvesindeydi.

 

Yeniye yer açan 40 yaş bunalımı

38 yaşında iken 6 ay sürecek bir şüphe bunalımına tutuldu. Bu arada vücûdu zayıfladı. Doktorlar bir çâre bulamadılar. Bunun fizyoljik bir rahatsızlık olmadığını söylediler. Sonunda Bağdat’ı terk etmeye karar verdi. Şam’a gitti. Orada iki seneye yakın münzevî bir hayat yaşadı.

 

Gazali’nin “Çile”si

Gazâlî düşünce târihimizde iz bırakmış önemli bir şahsiyettir. Kendi fikir çilesini anlattığı El Münkızü Mined Dalâl adlı küçük hacimli kitabı bu alanda öncü hatta tektir. Orada çocukluktan îtibaren yaşadığı inanç ve şüphe krizlerini anlatır. Çeşitli ilim dallarının 11. yüzyıldaki durumunu değerlendirir. Hemen her ilimle ilgilenip esas tatmîni ve huzûru neden tasavvufta bulduğunu dile getirir. Gazâlî sorgulayıcı bir kafa yapısına sâhiptir. Şöhret, ders verme, konuşma, eser yazma gibi bir yığın meşguliyet içinde esas amacı, göz ardı mı ediyordu? Asıl ebedî hayat âhirettir. Orada gerçek mutluluğa erişme konusunda içinde bulunduğumuz şartlar, faâliyetler ne kadar yeterli olabilir. Dînîn özü ihlâstır, samimiyettir. Her ne yaparsak sırf Allah için, onun hoşnutluğunu kazanmak için yapmaktır. Bu arayış sürecinde büyük tasavvuf âlimi Ebu Ali Farmedî’nin manevi himayesi altına girdiği kaynaklarda zikredilmektedir.

 

Herkese gereken muhasebe

Gazâlî’nin yaptığı gibi bir sorgulamaya herkesin ihtiyâcı vardır. Ama bu gerçekten zordur. Ebedî olan âhiret mutluluğunu elde etmenin yolu takvâlı yaşamaktır. Nefsin aşırı istek ve arzûlarına boyun eğmemektir. Dünya, mal, mevki ve şöhret düşkünlüğünden uzak durmaktır. Gazâlî El Münkız’da şöyle anlatır: “Sonra kendi durumumu göz önüne getirdim. Gördüm ki mâsivâ ilgileri beni çepeçevre kuşatmış. Yaptığım işleri düşündüm. En güzeli ders ve öğretim faaliyetiydi. Ders ve öğretimdeki niyetimi sorguladım. Ne göreyim, bütün bunlar sırf Allah rızası için değilmiş.  Mevki sâhibi olmak, şan ve şeref kazanmak içinmiş. En azından bu bana bir tatmin sağlıyordu, hoşuma gidiyordu. Yani ihlâs ve Allah rızâsı düşüncesi ya hiç hatırıma gelmiyordu veya ikinci plândaydı. Uçurumun kenarında olduğumu farkettim...”

 

Kendi yüzünü sevmeyi öğrenmek

Gazâlî’nin bu iç muhâsebesi çok ilgi çekicidir. İnsanın kendisiyle yüzleşmesi zordur. Ama olgun kimseye düşen de budur. Gönül erleri bu tür muhâsebe ve sorgulamadan başarıyla çıkabilen kimselerdir. Acaba sonraları ne oldu dersek, Gazâlî Nizamiye’deki görevini bıraktı. Şam’a gitti. Orada bir süre yalnızlığı seçti. Bu sırada dînîn özü ve içten yaşanmasıyla ilgili konuları yeniden gözden geçirdi. Onları kendi şahsında uyguladı, teoriyi pratiğe geçirdi. Anlattığına göre bu tür faâliyetler sonunda gönül gözü, kalp gözü açıldı. Çok zengin bir ruh hayâtı yaşadı.

 

Çileden doğan “İhya” faaliyeti

Bildiğini uygulayana Allah bilmediğini de verir.” şeklinde Gazâlî’nin hadis olarak naklettiği bir söz vardır. Kendisi bunun örneğini yaşadı. On yıl kadar süren bu dönemden sonra meşhur eseri İhyâ-ü Ulumiddin’i yazdı. Ömrünün son yıllarında ise tekrar öğretim hayâtına döndü. Daha mütevâzı şartlar altında memleketinde ilim ve tasavvuf öğretimini sürdürdü. 1111’de vefat etti. Henüz 54 yaşlarındaydı.

Gazâlî’nin İslâm düşünce târihinde önemli yere sâhip olduğunu belirtmiştik. Kuşeyrî gibi o da tasavvuf düşüncesinin ilim çevrelerinde kabul görmesinde en önemli hizmeti gördü. Bu konuda birçok kitap yazdı. İhyau Ulumüddin isimli eseri her çevrede ilgi buldu.

 

Bütünü göremeyenler onu felsefi duraklamanın müsebbibi gördü

Buna rağmen onun hakkında iki farklı kanaat vardır. Birine göre Gazâlî İslâm dünyasında felsefî düşüncenin duraklamasına yol açmıştır. O insanları daha çok mistik alana yöneltmiştir. Onun için zararlı olmuştur. Gazâlî’nin  o günkü akılcı felsefe ekolüyle mücâdele ettiği ve bu mücâdelesinde etkili ve başarılı olduğu bir gerçektir.

Gazâlî’yi sevenlere ve onun taraftarlarına göre ise durum farklıdır. Evet, Gazâlî rasyonalist ve materyalist felsefe akımlarıyla mücâdele etmiştir. Ama bu bir fikir mücâdelesidir, normaldir ve olmalıdır. Düşünce hayatına bir canlılık getirir. Ayrıca o duyuların ve aklın ötesinde kişinin kendi iç tecrübeleriyle ulaşabileceği bir bilgi imkânından bahseder. Bu imkânı niçin görmezlikten gelelim ki?

Gazâlî’nin üzerinde durduğu en önemli konulardan biri de sevgidir. Ona göre irfan sahibi kişi yalnızca Allah’ı sever. Eğer Allah’tan başkasını severse bunu da yine Allah için sever. Zira seven, sevdiğinin hizmetçisini yakınlarını, çevresini hattâ mahallesinin köpeğini bile sever.

Mevla şefaatlerine nail etsin.

MEHMET DEMİRCİ



Düzenleyen zczamaneyolcusu - 22 Mayıs 2010 Saat 14:54
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,063 Saniyede Yüklendi.