|
Fakirliğin Zenginliğe Üstünlüğü |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
zczamaneyolcusu
Kalfa K.Tarihi: 29 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 706
|
Mesaj Seçenekleri
Yanıt Yaz
Alıntı zczamaneyolcusu
Bu mesaj kurallara aykırıysa buradan yöneticileri bilgilendirebilirsiniz.
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2011 Saat 22:14 |
|||||||||||||||
Fakirliğin Zenginliğe Üstünlüğü (İhya kitabından alıntı)Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Ey fakirler kitlesi! Kalplerinizden Allah'a (hükmüne) razı olunuz. (Bu takdirde) fakirliğinizin sevabını elde edersiniz! Aksi takdirde mahrum kalırsınız!35 Birinci hadîste bahsi geçen kişi, kanaat eden kişidir. Bu son hadîste bahsi geçen ise, Allah'ın hükmüne razı olan kişidir. Sanki bu hadîsin mefhumu şunu sezdiriyor: 'Harîs bir kimse, fakirliğinden ötürü hiçbir sevap kazanmaz!' Oysa fakirliğin fazileti hakkındaki umumî hükümler delâlet eder ki fakir, harîs ise de sevabı vardır. Nitekim bunun tahkiki ileride de gelecektir. Bu bakımdan buradaki 'razı olmak'tan gaye; Allah'ın dünyayı kendisinin esirgemesini kerih görmesidir. Nice mal isteyen vardır ki onun kalbinde ne Allah'a karşı bir inkâr ve ne de fiiline karşı bir nâhoşluk vâki olur! İşte fakirliğin sevabını yakıp yok eden nâhoşluk bu demektir. Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Hz. Ali'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle bu-yurmuştur: Ey Allah'ım! Muhammed'in âlinin rızkını yetecek kadar kıl.38 İster fakir, ister zengin olsun, hiç kimse yoktur ki kıyamet gününde, 'keşke dünyada bana yetecek kadar mal verilseydi' temennisinde bulunmasın!39 Allah Teâlâ Hz. İsmail'e vahiy göndererek şöyle buyurmuştur: Allah Teâlâ kıyamet gününde şöyle der: 'Mahlûklarımdan seçtiğim kullarım nerede?' Melekler 'Ey rabbimiz! Onlar kimlerdir?' diye sorarlar. Allah Teâlâ 'Onlar müslümanların, benim verdiğime kanaat eden, kaderime razı olan fakirleridir. Onları cennete sokun!' der. Bu emir üzerine, melekler fakirleri cennete sokarlar. Fakirler yerler, içerler. Oysa halk, hesap içerisinde hâlâ kıvranmaktadır.41 Bu hüküm, kanaat eden ve kadere razı olan fakir hakkındadır. Zahidin faziletini, eğer Allah dilerse, kitabın ikinci şıkkında zikredeceğiz. Rıza ve kanaat hakkındaki eserler ise pek çoktur. Tamahkârlığın kanaata zıd düştüğü açıktır. Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Tamahkârlık fakirliktir. Halkın servetinden ümidi kesmek zenginliktir. Halkın elindeki servetten ümidini kesen, rızkına kanaat eden bir kimse onlardan müstağni olur'. Ebu Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: Hergün bir melek arşın altından şöyle çağırır: 'Ey Âdemoğlu! Sana kifayet edecek az mal, azdıracak çok maldan daha hayırlıdır'. Ebu Derdâ şöyle demiştir: 'Aklında eksiklik olmayan hiç kimse yoktur. Sebebi de dünya fazlasıyla kişiye geldiği zaman sevinir. Oysa gece ve gündüz, onun ömrünü tüketmek için durmadan çalışırlar. O da buna hiç üzülmez! Âdemoğluna yazıklar olsun! Artan mal, eksilen ömür fayda vermez!' Hükemadan birine şöyle denildi: 'Zenginlik ne demektir?' Cevap olarak 'Senin az temennin ve sana yetene razı olmandır!' dedi. İbrahim b. Edhem, Horasan'ın zenginlerindendi. Babası Belh emîrlerindendi. Birgün köşkünden çıkarken köşkün bahçesinde duran bir kişiye baktı, kişinin elinde ısırdığı bir ekmek vardı, kişi ekmeği yediği zaman bulunduğu yerde uyudu. İbrahim hizmetkârlarından birine 'Bu kişiyi, uyandığı zaman bana getir!' emrini verdi. Adam uyandığı zaman hizmetkâr onu İbrahim'in huzuruna çıkardı. - Ey kişi! Aç olduğun için mi ekmeği yedin? Amr b. Abdikays, tuz ile yeşillik yiyen bir kişinin yanından geçti. Bunun üzerine Amr ona 'Ey Allah'ın kulu! Sen dünyanın bu kadarcığına razı oldun mu?' dedi. Kişi Amr'a 'Bundan daha kötüsüne razı olan birini sana göstereyim mi?" dedi. Amr 'Evet, göster' dedi. Kişi 'Kim ahiret yerine dünyaya razı olursa, işte o bundan daha kötüsüne razı olmuş demektir' dedi. Muhammed b. Vâsi' kuru bir ekmeği çıkarır, su ile ıslatır ve tuz ile yiyerek şöyle derdi: 'Kim dünyanın bu kadarcığına razı olursa, o hiç kimseye muhtaç olmaz'. Ebu Zer (r.a) birgün halk arasında oturuyordu. Bu sırada hanımı gelerek şöyle haykırdı: 'Evde kepek bile yokken hâlâ bunların arasında oturuyorsun?' Ebu Zer 'Ey kadıncağız! Önümüzde geçilmez bir gedik vardır. O gedikten ancak yükü hafif olan kurtulur' dedi. Bunun üzerine hanımı, durumuna razı olarak dönüp gitti. Zünnûn-i Mısrî şöyle demiştir: 'İnsanların küfre en yakını sabırsız fakirdir'. Hakîmlerden birine şöyle denildi: 'Senin malın nedir?' Hakîm şöyle dedi: 'Zâhirde süslenmek, bâtında normal hareket etmek ve halkın elindeki servetten ümitsiz olmaktır'. İnsanlara değil Allah'a yalvar! Başkasının malından ümi-dini kes, kanaat et. Muhakkak ki azizlik ümitsizliktedir. Her akraba ve yakınından müstağni ol! Muhakkak ki zengin, halktan müstağni olan kimsedir. Yine aynı mânâda şair şöyle demiştir: 33) Tirmizî, (garib olarak); Hâkim, (sahih olarak) |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|