Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali'nin Eserleri > Gazali'nin Kitaplarından Alıntılar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Aşk Konusunda İmam Gazali'nin Görüşleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
fatma Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa
Simge

K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 230
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı fatma Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Aşk Konusunda İmam Gazali'nin Görüşleri
    Gönderim Zamanı: 13 Şubat 2012 Saat 14:31
"Sevgi" canlı varlığın, haz veren bir nesneye karşı eğilimli olmasıdır Söz konusu eğilimin güçlenmesi haline aşk denir
Aşk duygusu, aşığın sevgilisine kul olması ve sahip olduğu her şeyi uğrunda feda etmesine yol açacağı bir dereceye varabilir 
Züleyha'nın Hz Yusuf'a karşı duyduğu aşkın ne dereceye vardığına bir baksanıza! Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmişYetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsini Hz Yusuf'un aşkı uğruna harcamış "Bugün Hz Yusuf'u gördüm" diyen herkese, eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiçbir şey kalmamış 
Aşırı aşkından dolayı diğer her şey aklından çıktığı için karşılaştığı her şeyi "Yusuf" diye çağırır olmuş, o kadar ki, başını göğe kaldırdığı zaman Hz Yusuf'un adını yıldızların üzerinde yazılı görürmüş 
Rivayete göre, Züleyha iman edip Hz Yusuf onunla evlendikten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yasamaya yönelerek kendisini ibadete vermiş, varlığını tamamen Allah'a adamış 
Nihayet bir gün, Hz Yusuf'a demiş ki, "ben sana Allah'ı tanımadan önce aşık olmuştum, fakat O' nu tanıyınca kendisine karşı duyduğum muhabbet, diğer her şeyin sevgisini gönlümden giderdi O' nun sevgisine bedel istemiyorum" 
Leyla ile Mecnun' un aşk hikayesini herkes duymuştur Mecnun'a "adın ne?" diye sorarlar, "Leyla" diye cevap verir Bir gün yine Mecnun’a "Leyla ölmedi mi " derler "Hayır, Leyla kalbimde yaşıyor ölmedi, Leyla benim" diye karşılık verir 
Yine bir gün Mecnun, Leyla’nın evi önüne gider ve gözlerini gök yüzüne diker Ona "ey Mecnun, gökyüzüne değil, Leyla’nın odasının duvarına bak, belki onu görürsün" derler O böyle diyenlere "gölgesi Leyla'nın evine düşen yıldız bana yeter" diye karşılık verir 
Anlatıldığına göre, Hallac-ı Mansur'u seksen gün hapsetmişler, İmam-i Şibli, bir gün ziyaretine gitmiş ve "ey Mansur, Muhabbet nedir" diye sormuş Mansur "bu soruyu bana bugün değil, yarın sor" demiş Ertesi gün olunca Mansur'u zindandan çıkarırlar ve üzerinde boynunu vurmak üzere yere yaygı yayarlar, bu sırada İmam-i Şibli çıkagelerek karşısında dikilir Bu anda Mansur ona seslenir, "ey Şibli! Sevginin başı yangın, sonu ise ölümdür" 
Hallac-ı Mansur'un nazarında Allah'tan başka her şeyin batıl olduğuna kesin kanaat gelince ve yalnız Allah'ın hak olduğunu bilince, Hak isminin onun kendi adı olduğunu unutmuş ve “sen kimsin?” sorusuna muhatap olunca "ben Hakk’ım" diye cevap vermiştir 
Elbette ki Tasavvufi anlamda, aşık kul; sevgili, âlemlerin Rabbi olan Allah'tır Aşk, bu hikayelerde de okuduğumuz gibi mecazi aşkla başlayarak yol alan ve Allah'a ulaştıran İlahi Aşk'tır.

Yukarı Dön
painter Açılır Kutu Gör
Çırak
Çırak


K.Tarihi: 17 Ocak 2012
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 12
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı painter Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 24 Şubat 2012 Saat 07:57

Yukarı Dön
painter Açılır Kutu Gör
Çırak
Çırak


K.Tarihi: 17 Ocak 2012
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 12
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı painter Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 24 Şubat 2012 Saat 08:12
Allah için sevmek de dolaylı yoldan Allah'ı sevmektir.
Sevilmesi caiz olan şeyleri Allah'tan daha fazla sevmemek şartıyla sevmekte bir sakınca olmasa gerek.
İslam düşmanlığı yapan biri sevilemez ama insan anasını babasını eşini çocuğunu vatanını vesaire sevebilir.

(Konuyla alakalı alıntı bir yazı aşağıdadır)

ALLAH İçin Sevmek

Sevgi kalplerin canı, ruhların gıdasıdır. Sevmeyen kalp ölüdür.

Bütün sevgiler, o duyguyu var edene, onu kalbimize koyanadır.

Kendini yaratanı sevmeyen kalp, ruhunu yitiren bedenden daha soğuktur.

Mü’min sevdiğini ALLAH için sevmelidir; bu onun en belirgin özelliklerinden biridir.

Sevdiğini ALLAH rızâsı için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir.

Hatta Peygamber aleyhisselâm’a duyulan muhabbetin kaynağı da ALLAH sevgisidir.

İnsan sevdiği kimseyi akrabası olduğu için, aralarında iş ve menfaat bağı bulunduğu için değil, Müslüman olduğu için sevmelidir.

ALLAH rızâsı için sevdiği kardeşinin din ve dünyasının mükemmel olmasını arzu etmeli, başına bir sıkıntı gelmemesini dilemelidir.

Böylece din kardeşine karşı kalbinde doğabilecek kötü duygulara fırsat vermemelidir.

Müslümanlar Kardeştir

İmanın zevkine varabilmenin önemli şartlarından biri, sevdiği kimseyi ALLAH için sevmektir. (Buhârî, Îmân 9, 14)

Sevmediği kimseyi, başka bir sebeple değil, sırf ALLAH rızâsı için sevmemek de Cenâb-ı Hakk’ın değer verdiği erdemli bir davranıştır. (Ebû Dâvûd, Sünnet 3)

Demek ki sevgi de, nefret de dünyevî bir maksat için değil, sadece ALLAH rızâsı için gösterilmelidir.

Maddî bir çıkar, bedenî bir haz ümidiyle birini sevmenin veya menfaatine engel olduğu için birinden nefret etmenin ALLAH katında hiç önemi yoktur.

ALLAH için beslenen sevgi, sevilenin bir iyiliği sebebiyle artmayacağı gibi, verdiği bir sıkıntı yüzünden de azalmaz.

Peygamber Efendimiz’in anlattığı şu canlı sevgi örneğini dinleyelim:

Vaktiyle adamın biri, bir başka köydeki din kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. ALLAH Teâlâ, onu gözetlemek ve kendisiyle konuşmak için bir meleği görevlendirdi.

Melek, adamın geçeceği yol üzerinde onu beklemeye başladı. Yanına gelince:

“Nereye gidiyorsun, kardeş?” diye sordu.

“Şu ilerideki köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum.”

“O senin akraban mı?”

“Hayır.”

“Ondan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?”

“Hayır. Ben onu sırf ALLAH rızâsı için seviyorum; ziyâretine de bu sebeple gidiyorum.”

O zaman melek şunları söyledi:

“Sen onu nasıl seviyorsan ALLAH da seni öyle seviyor.

Ben, bu müjdeyi vermek için ALLAH Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim.” (Müslim, Birr 38; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 462, 50

Gördüğünüz gibi, ALLAH için beslenen sevginin karşılığı, ALLAH tarafından sevilmektir.

Allah’a gönül veren kimse bütün mü’minleri sever; onların kendi kardeşi olduğunu düşünür. Müslümanları Cenâb-ı Hakk’ın da sevip kendi yoluna ilettiğini ve İslâmiyet’le şereflendirdiğini bilir.

İyi bir mü’min, bütün Müslümanlara değer verir. Onların dokunulmaz haklarına saygı gösterir; kendilerine dua eder; iyiliklerini ister; kusurlarını örtmeye çalışır.

Dünyada Müslümanlara kin beslemek, haset etmek, kötülüklerini istemek bir mânevî hastalıktır. ALLAH Teâlâ onları cennete koyunca, gönüllerindeki bu tür marazî duyguları tamamen yok edecektir. (A’râf 7/43; Hicr 15/47)

Bunu böyle bilmeli ve gönül hastalıklarından kurtulmaya çalışmalıdır.

Sevdiğini Söylemek

Müslüman; din kardeşlerine muhabbet beslemeli, hele ahbap ve arkadaşlarını daha çok sevmelidir. Peygamber Efendimiz’in Mekke’den göç eden muhâcirler ile Medineli ensârı birbirine kardeş yaptığını dikkate almalı, gönül dostlarını has kardeşleri kabul etmeli, onlara olan muhabbetini ziyadeleştirmelidir.

Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir. Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir.

Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:

“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum” dedi.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:

“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi?” diye sordu.

“Hayır, söylemedim” deyince:

“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle!” buyurdu.

Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve:

“Ben seni ALLAH rızâsı için seviyorum” dedi.

O da ona şu nefis cevabı verdi:

“Beni rızâsı için sevdiğin ALLAH da seni sevsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 140-141, 150)

Peygamberler Sultanı, sevgiyi dile getirmeye işte böyle önem verirdi. “Bir kimse din kardeşini sevdiği zaman, bunu ona söylesin” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Tirmizî, Zühd 54; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 130)

Şunu iyi bilmelidir: Kıyamet gününde, hiçbir gölgenin bulunmayacağı o korkunç mahşer yerinde, Cenâb-ı Hak yedi grup insana arşının gölgesini ikrâm edecektir. Bu bahtiyarlardan biri ALLAH rızâsı için birbirini sevenlerdir. (Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24; Müslim, Zekât 91)
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,059 Saniyede Yüklendi.