|
Zekatın Çeşitleri |
Yanıt Yaz |
Yazar | ||||||||||||||||
zczamaneyolcusu
Kalfa K.Tarihi: 29 Nisan 2010 Durumu: Aktif Değil Gönderilenler: 706
|
Mesaj Seçenekleri
Yanıt Yaz
Alıntı zczamaneyolcusu
Bu mesaj kurallara aykırıysa buradan yöneticileri bilgilendirebilirsiniz.
Gönderim Zamanı: 05 Mayıs 2010 Saat 20:49 |
|||||||||||||||
Zekâtın Çeşitleri ve Vâcib Olmasının Sebepleri(İhya 'dan alıntı)Zekât, taalluk ettiği hususlar itibarıyla altı kısımdır: I. Hayvanların Zekâtı Birincisi, eti yenilen evcil hayvan olmasıdır. Bu bakımdan zekât ancak deve, sığır ve koyunlarda vardır. At, katır, eşek ve koyun ile geyikten doğan hayvanda zekât yoktur. İkincisi, mecburî olarak (senenin en az altı ayında mütemadiyen) beslenen hayvanın zekâtı yoktur. Bir zaman kendisi otlayan ve senenin bir kısmında da evde beslenen bir hayvanın da nafaka zorluğu olduğu için zekâtı yoktur. Üçüncüsü, bütün bir sene sahibinin elinde bulunması şarttır. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Bu hükümden senenin ortasında doğan yavrular istisnâ edilir; çünkü bunlar zekât hususunda annelerinin hükmüne tâbidirler. Annelerinin senesinin dolmasıyla onların zekâtı da vâcib olur. Eğer malları senenin ortasında satar veya başkasına hibe ederse, sene kesintiye uğramış olur. (Bu mal eline tekrar geçse yeniden bir sene bekletmesi gerekir). Dördüncüsü, tam mânâsıyla sahibinin elinde bulunması ve tasarrufuna âmâde olması şarttır. Bu bakımdan başkasının yanında rehin olan koyunların da zekâtı gerekir; çünkü bu koyunlarda tasarrufta bulunmamayı bizzat sahipleri kendi nefislerine lüzumlu kılmıştır. Kaybolan ve gasbedilen mallarınsa, bütün fazlalıklarıyla sahibinin eline geçmedikçe zekâtları yoktur. Bulunduğunda ise geçmişin zekâtı da verilecektir. Borcu bütün malından fazla veya malına eşit olan kişi zengin sayılmaz; çünkü zenginlik ihtiyaçtan fazla mala sahip olmak demektir. (Şafiî mezhebine göre böyle bir kimsenin zekât verip vermemesi hususunda ihtilâf vardır. Kimisi, 'Zekâtını verecek ve borçlarını edâ etmek için de zekât alacaktır' demiştir). Beşincisi ise kâmil nisaba mâlik olmaktır. Develerin Nisabı Yirmibeş devede, bir senesini bitirip, ikinci senesine başlayan bir dişi deve verilecektir. Eğer bu şartları hâiz dişi deve yoksa, iki senesini doldurup üçüncü senesine ayak basan bir erkek deve verilecektir. Zekat veren kişi böyle bir dişi deve satın almaya gücü yetse bile buna zorlanmaz. Sığırların Nisabı Koyunların Nisabı Ortakların zekâtı, nisab hususunda bir kişinin zekâtı gibidir. Yani iki kişinin arasında kırk koyunu varsa, zekât olarak bir koyun verilecektir. Üç kişinin yüzyirmi koyunu varsa, bir koyun zekât düşer. bir kölenin malına katan kimsenin malında ortaklık hükmü yoktur. Deve zekâtında bir veya iki yaş küçüğüne inmek câizdir. Ancak iki yaştan daha aşağıya inmek caiz değildir. Yaşı eksik deve veren kimse, eğer bir yaş eksiğini vermişse üste iki koyun veya yirmi dirhem para verecektir. Eğer iki yaş küçüğünü vermişse üste dört koyun veya kırk dirhem para verecektir. Yaşı küçük olanı daha yaşlısı yerine verebileceği gibi, yaşı büyük olanı da daha genci yerine verebilir. Fakat beş yaşından büyük deve veremez. (Yani dört yaşında bir deve gerekiyorsa, onun yerine altı yaşında bir deveyi veremez). Daha yaşlı deveyi genç devenin yerine verdiği zaman, zekât memuru, aradaki, farkı zekatı veren kişiye beytülmalden verecektir. II. Öşür Zekâtı Bu mahsullerde zekât ancak ayıklandıktan sonra vâcib olur. Yaş üzüm ve yaş hurma, zekât olarak alınamaz. Ancak ağaçlarına herhangi bir hastalık isâbet eder ve olgunlaşmadan toplanmaları gerekirse, o zaman toplanan yaş hurmanın dokuz ölçeği sahibine, onuncu ölçeği ise fakirlere verilir. 'Taksim, alışveriştir' şeklindeki sözümüz, böyle bir taksime mâni değildir. Bu taksime ruhsat verilmiştir; çünkü zaruret vardır. Zekâtın vâcib olma zamanı meyvelerde, yiyecek derecede olgunlaşma zamanı, danelerde ise katılaşma zamanıdır. Zekâtın verilme zamanı ise, kurumalarından sonradır. III. Altın ve Gümüş'ün (Paranın) Zekâtı Altının nisabı (zekât düşmesi için gereken miktar), Mekke tartısıyla tam (hiç eksiksiz) olarak yirmi miskaldir. Yirmi miskal altının, onda birinin dörtte biri zekât olarak verilecektir. Fazlası ne kadar az olursa olsun hesap edilecek ve zekâtı verilecektir. Eğer altın veya gümüş nisabdan bir gram kadar azsa o vakit zekât düşmez. Sahip olunan karışık paralar içerisindeki altın veya gümüş, tasfiye edildiği takdirde nisaba varacak kadarsa zekâtı vâcib olur. Tasfiye edilmemiş altın ve gümüş madeninde, altın ve gümüş kaplar da ve erkeklerin altın eyer gibi mahzurlu süs eşyalarında da zekât vâcibdir. Helâl olan süs eşyasında ise zekât yoktur.6 Alacağın ZekâtıIV, Ticaret Zekâtı Zekât, ülkenin râyiçte olan parasından verilir ve ticaret malları bu para ile kıymetlendirilir. Eğer ticaret malına yatırdığı para tam nisaba bâliğ olmuşsa, o ticaret malını onunla kıymetlendirmek, ülkenin râyiçteki parasıyla kıymetlendirmekten daha evlâdır. Kendi ev malıyla ticaret yapmaya niyet ederse, onunla ticarî eşya satın almadıkça, yani sadece niyetle sene-i devriyesi başlamaz. Ticareti daha sene tamamlanmadan ticareti bırakırsa, zekâtı da sâkıt olur. Fakat (dinen) en iyisi; o senenin ticaret zekâtını vermektir. Senenin sonunda, eşyalar üzerine yüklenen kârın zekâtı da sermayenin zekâtıyla birlikte verilir. Kâr için yeni bir seneyi beklemek gerekmez; nitekim zekât hayvanlarının yavrularında da hüküm böyledir. Sarrafların mallarının senesi de tıpkı diğer ticaretler gibi, aralarındaki normal mübâdele ile sona erip yeniden başlamaz. V. Definelerin ve Madenlerin (Yeraltı Zenginliklerinin) Zekâtı Madenlere gelince, altın ve gümüş madeni hâriç, madenlerde zekât yoktur. Altın ve gümüş madeninin zekâtı ise iki görüşün en sahihine göre tasfiye edildikten sonra onda birinin dörtte biridir. Bu fetvâya binaen madenlerde nisab muteberdir. Üzerinden tam bir senenin geçmesi hakkında iki fetvâ vardır. Başka bir fetvâya göre de define gibi, beşte biri vacib olur. Bu fetvâya göre sene devri muteber değildir. Nisab hakkında burada da iki görüş vardır. Allah daha iyi bilir. Vâcib olan miktarda bunu ticaret zekâtına benzetmek veya katmak daha uygun olur; çünkü bu da bir çeşit kazançtır. Senenin devri bakımından onda biri zekât olarak verilen mahsullere ilhâk edilmesi doğru olmaz; çünkü bu aşırı derecede merhamete kaçmak olur. Onda biri zekât olarak verilen mahsullere ancak nisab hususunda ilhâk olunur. Bu ihtilaflardan ve şüphelerden kurtulmak için en ihtiyatlı hareket, bu madenlerin azından da çoğundan da beşte birini çıkarmak olur; çünkü bu ihtilâflar birbirlerini cerhedebilecek zanlardır. Birbirlerini cerhettiğinden ötürü de birisini kesin fetvâ kabul etmekte tehlike vardır. VI. Fitre Zekâtı (Sadakası) Bir sa' iki tam ve üçte bir men'dir. Yediği tahılın cinsinden veya daha üstün bir çeşidinden bu miktarı bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısınca çıkarmalıdır. Ancak buğday yiyorsa, arpadan vermesi câiz değildir. Eğer çeşitli tahıllardan yiyorsa, fıtr sadakasını en iyisinden vermelidir. Fakat yediklerinin herhangi birisinden vermesi câiz ve yeterlidir. Fıtr sadakası zekât malı gibi taksim olunur. Bu bakımdan fıtr sadakasından sekiz sınıfın (eğer varsa) hepsine gereği kadar verilmesi vâcibdir. Fıtr sadakası olarak un (kavut) ve bitlenmiş buğday vermek câiz değildir. Müslüman erkeğe, hanımının, kölelerinin ve çocuklarının fitresi vâcibdir. Bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının fitresini de vermek mecburiyetindedir. Yani nafakası kendisine vâcib olan babalarının (baba, dede ilâ âhirih) anne ve evlatlarının fitrelerini de vermek mecburiyetindedir. Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: Bunlar, fıkha âit hükümlerdir. Zengin bir kimsenin bunları mutlaka bilmesi lâzımdır. Fakat bazen çok garip hâdiseler vâkî olmaktadır ki bunlar, bu bilgilerin dışındadır, İşte bu gibi hâdiselerin bilinmesi gerekirse, fetvâ sormaya güvenip bir miktar bilgi ile yetinebilir. 3) Ebu Dâvud ve İbn Mâce Düzenleyen zczamaneyolcusu - 05 Mayıs 2010 Saat 22:48 |
||||||||||||||||
Yanıt Yaz |
Forum Atla | Forum İzinleri Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|