Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali İle İlgili Güncel Haberler > Gazali ile ilgili güncel haberler
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Bilincin Halleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
sibel Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa


K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 189
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı sibel Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Bilincin Halleri
    Gönderim Zamanı: 12 Mayıs 2010 Saat 16:08
Bilincin Halleri PDF Yazdır e-Posta
Pazartesi, 10 Ağustos 2009 13:24

 

İnsanlar bilinci değiştirmek için değişik yöntemler uygularlar. Mevleviler dönerek sema yaparlar, Budistler nefes alıştırması yaparlar, Yogacılar bir nesneye ya da tekrarlı bir kelimeye yoğunlaşırlar. Amaç hep aynıdır: sıradan ve gündelik bilinçten farklı şeyler deneyimleri aramak. Antropolojik çalışmalardan anlaşılmaktadır ki yeryüzündeki 4000 toplumun %90’i zihin hallerini değiştirmek, arttırmak için sistemler geliştirmiştir. Bazıları ona ultrabilinç ya da genişletilmiş bilinç, kozmik bilinç derken, Budistler nirvana, zen, satori, yodada samadhi adı verilir. Sufiler vecd, insani kâmil gibi.

Farklı bilinç deneyimlerinin olduğu sadece mistik yönden değil, bilimsel olarak da fark edilmiştir. William James diğer birçok şey gibi bunu erken fark etmişti:
“Bizim normal uyanıklık bilincimiz, akılcı bilinç diye adlandırdığımız, yalnızca özel bir bilinç türüdür, onun barındırdığı her şey bir film şeridi halinde seyredilebilseydi, ondan bütünü ile farklı olası başka bilinç türleri de görülebilirdi. Bizler onların varlığını hesaba katmadan yaşamımızı sürdürürüz.”
Bilincin ya da bilinçli olmanın farklı dereceleri vardır. Koma ve uyku bunlar arasında tartışılmaz ayrı noktalardır. Uykuyu hepimiz her gün deneyimleriz. Anesteziyi bazılarımız denemiştir. Ve çok azımı da geçici koma durumları yaşamıştır. Bunlar, çok kesin ve kati sınırlarla birbirlerinden ayrılmazlar. Mistik haller, uyku-anestezi-koma, hafıza kayıpları, psikotik hastalıklar, uyuşturucu ilaçlar (LSD gibi) farklı bilinç durumları doğurur. Bunların bir kısmı yapıcı, bir kısmı ise yıkıcı ya da bozucudur. Bazıları kısmen iç içedir ve sınırların nerede birbirinden ayrıldığını tespit zordur. Aralarında “bulanık” bir ilişki vardır. Bilincin ne olduğunu tanımlamanın zorluğu gibi bilinci derecelemek de zordur. Bilinci seviyelerini farklı şekillerde dereceleyen kişiler olmuştur. Ancak, tek ve kabul edilebilir bir sınıflama yoktur.
Bilincin en derin ve belki de geri dönüşümsüz hali koma durumudur. Anestezi ve derin uyku durumunda (ve hipnozda bir dereceye kadar) bilinç ortadan kalkar ama farklılıkları sadece geri dönüş şekilleri veya ne ile ortaya çıktıkları ile ilgili değildir. Çünkü anestezi altında bile bazı hastaların bazı şeyleri hatırladıkları bildirilmiştir. Dolayısı ile her üçünde de bilinç ortadan kalkmasına rağmen (bilinçsizlik), bu bilinçsizliklerin de derecelemesinin yapılması gerekir.

Bilincin önemli bir özelliği de, kalıcı ve devamlı bir durum olmamasıdır. Bu olasılıkla onun enerji maliyetinin yüksek olmasından kaynaklanır. Beynin yüksek metabolik durumlarında (uyanıklık ve uykunun paradoksal evresinde) ortaya çıkar. Yine, uyanıklık durumumuzun önemli bir kısmında da, birçok beyin aktivitemiz bilinçsizidir. Bilinç, otomatik olmayan hareketler, yeni durumlar, beklenmedik durumlar ve karmaşık işler ortaya çıktığında devreye girerek diğer durumlarda kendini adeta enerji tasarrufu için askıya alır. Diğer bir askıya alma nedeni de, bilincin her zaman devrede olması yapılan işlevlerin hızını azaltarak, yavaşlatabilir. Dolayısıyla bilinç adeta seri çalışarak bir rol oynar. Bilinçsiz işlemler ise paralel çalışırlar, çok daha hızlı ve uygun yapılırlar.

Sinirsel temel olarak paradoksal uyku ve uyanıklık büyük oranda aynıdır. Bu anlamda bilinç, beyin kabuğu ve derin beyinde yer alan talamus (kortiko-talamik) sinir hücrelerinde artmış uyarılma ve duyusal uyaranlara cevabın güçlenmesi (sinyal/gürültü oranı artışı) olarak görülebilir. Bilincin, bilinçsiz durumdan bilinçli duruma geçmesi uygun sinir hücresel aktivitenin yeterli sürede artışına bağlıdır. Bilincin önemli parçası olan farkındalığın farklı dereceleri vardır. Çünkü dışsal uyaranlara yanıt ölçülebilir (renk, ses, hareket), kişinin cevabı “evet farkındayım”, “değilim” gibi basit cevaplarla tanımlanabilir ve kişi sonuçları doğrulayabilir. Farkındalıklar: 1.Dışsal uyaranlara duyusal farkındalık, 2.Yaygın farkındalık, 3.Metakognitif farkındalık, 4.Bilinçli hatırlama, 5.İstemli seçici dikkat. Dışsal ve içsel faktörler uyanık bilinçte etkileşirler. Bu da bilinci tanımlamak için temel oluşturur.

Ancak, uyanık ve bir konuya yoğunlaşmış kişileri her zaman bilinçli olarak tanımlamak zordur. Yerel veya yaygın beyin hasarlarında yanılsamalar gerçek olarak algılanabilir. Beyinde görme kabuğundaki yerel hasarla ortaya çıkan tanıdık yüzleri tanımama (prosopagnosia), kör görüş (blindsight), Anton sendromu ve déja vu fenomeninde değişik derecelerde farkındalık ve algılama bozuklukları ortaya çıkar. Yaygın etkilenme olan bunamalarda da uyanıklık tam olmasına rağmen bilinçte değişiklikler ortaya çıkabilir. Ancak bu farklı uyanıklık-farkındalık durumlarının birbirlerine göre derecelenmesi yapılmamıştır.

Birçok kişi bilinç derecelemesi yapmaya çalışmıştır. Felsefeci Daniel Dennett de bunlardan biridir ve bir “bilinç(lilik)” sıralaması yapar. Daha çok üst bilinç derecelemesi şeklindedir. Sıralama şu şekildedir: 1.Eğer sizin bir şey bildiğinize inanırsam, bir “bilinç(lilik) sıralaması” ile başa çıkabildiğimizi gösterir. 2.Eğer sizin, benim bir şey bildiğime inandığınızı bilirsem, bu iki bilinç(lilik) sıralamasıyla baş edebileceğimizi gösterir. 3.Sizin, eşimin benim bir şey bildiğime inandığına inandığınızı bilirsem üç aşamalı bilinç(lilik) sıralamasıyla başa çıkabiliyoruz anlamına gelir. En iyi koşullar atında çoğumuz ancak beş bilinç(lilik) sıralaması izleyebiliriz. Dennett’in bilinçlilik sıralaması tıpkı, Jonh Lucas’inkine benzer: “Bilinçli bir varlığın bir şey bildiğini söylediklerinde, biz onun bildiğini değil ama onun bildiğini bildiğini vs... söyleriz. Bilincin açmazları ortaya çıkıyor, çünkü bilinçli varlık, öteki şeyler kadar iyi kendinin farkında olabilir ve tamamen parçalara ayrılabilen bir varlık olarak gerçekten yorumlanamaz.”

Aslında yakın zamanlarda yapılan bu derecelemeler çok daha önce (1058-1111) Gazali tarafından yapılmıştı:
“Göz kendini göremez, akıl ise kendini de başkasını da, kendine ait özellikleri de idrak eder. Nitekim akıl kendisini bilici (âlim) ve kudret sahibi olarak idrak eder; ayrıca kendisinin bilgi sahibi olduğunu idrak ettiği gibi kendisinin bilgi sahibi olduğunu bildiğini, kendisinin bilgi sahibi olduğunu bilişini bildiğini... sonsuza dek idrak eder.”
Bu durumda kişi, belli ölçüde kendi dışına çıkmakta ve kendi gözlemleyişini gözlemleyerek organizasyon bakımından kapalı sisteminin yoğunluğunu arttırır. Böylece irade gücü ile üst düzeyde özerk bir bilinç ortaya çıkar.
Doğu mistikçileri için, duyularımızla algılanan bütün nesne ve olaylar birbirlerine bağlıdırlar, bağdaşıktırlar ve ayrı ayrı farklı yönleri ya da belirişlerini yansıtırlar. Bilinçlilik ve farkındalıkla ilgili sınıflamalar, bilim insanlarından çok mistiklerden gelir. Hemen her mistiğin bir sınıflaması vardır ve bu sınıflama aynı zamanda insanın olgunluk aşamalarını da yansıtır. Örneğin, Peter Ouspensky (1878-1947) bilincin görülebilir ve gözlemlenebilir dereceleri olduğunu öne sürerek dört aşama kabul eder. Bunlar uyku, uyanıklık, kendinin bilincinde olma ve nesnel bilinçtir. İnsanın bu dört bilinç durumunda yaşayabilme imkânı olmasına karşın, büyük bölümünü uykuda ve sıradan gündüz uyanıklığı durumunda geçirir. Bilincin en düşük derecesi uykudur. Öznel ve pasif bir durumdur. Uyurken dışsal uyaranlar bazen rüyalara etki etse de bunlar zihninden silinip gider. İkinci bilinç durumu insan uyandığında ortaya çıkar. Gün içerisinde kendimizi bilinçli varlık olarak düşündüğümüz, şimdi içinde bulunduğumuz durumdur. Ouspensky bu durumu tıpkı İslam mistikleri gibi “uyanık durumunda uyku” olarak adlandırır. Bunun dışında kalan iki bilinç durumu insan için zor ulaşılabilirdir. Üçüncü bilinç durumu olan kendinin bilincinde olmak ise kesiklidir ve süreklilik göstermez. İnsanın kendisine karşı nesnel olduğu bir durumdur. Eğer devamlılık gösterseydi bunun ne anlama geleceğini de belki de kavrayamayacaktı. Bu bilinçlilik anları, yüksek heyecan durumları, tehlike anları, yeni ve beklenmedik koşullarda ortaya çıkar. Kendinin bilincinde olma durumunda duygusal işlevlerde artış olurken, nesnel bilinç durumunda artmış zihinsel işlev ortaya çıkar. Günlük yaşamdan insan nesnel bilinç hakkında hiçbir şey bilmez. Nesnel bilinç, insanın gerçek ve nesnel evrenle temasa geçtiği, yani duyumlara, rüyalara ve öznel bilinç durumlarına kapısını kapadığı bir durumdur.
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,047 Saniyede Yüklendi.