Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Akademik Çalışmalar > Hakkında Akademik Çalışmalar
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

GAZALİ FELSEFESİNDE VARLıK MERTEBELERİ

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
sibel Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa


K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 189
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı sibel Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: GAZALİ FELSEFESİNDE VARLıK MERTEBELERİ
    Gönderim Zamanı: 14 Mayıs 2010 Saat 00:59
GAZALİ FELSEFESİNDE VARLıK
MERTEBELERİ BAKIMINDAN HADİSLERİN
ANLAŞıLMASı VE YORUMLANMASı
Dr. Mehmet GÖRMEZ
"Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji
'Sorunu" adlı çalışmamızda böyle bir sorunun var olup olmadığını tesbit
etmek amacıyla "Tarih Boyunca Sünnet ve Hadisi Anlama ve Yorumlama
Çabaları"nı özetlemeye çalışmıştıkı. Takdir edilir ki, zengin İslam mirasının
bu veçhesini ele almak ve bu meyanda sarf edilen çaba ve gayretleri
efradını cami ağyanm nİanl bir surette tafsil etmek beşer takati içinde
değerlendirilebilecek bir husus değildir. Binaenaleyh biz orada sadece
Fıkhu'l-Hadis ile iştigal eden Hattabi [öl. 388/998], Tahavi, [öl; 3311933]
İbn Hibban [öL. 354/965] gibi bazı alimlerimizin çabalarını özetleyerek
genel bir fikir vermey~ çalıştık. Ancak günümüzde Rasul-i Ekrem'den
bize intikal eden engin mirası doğru anlamak ve yorumlamak, bilhassa
onun çağımıza bakan yüzünü görmek ve tesbit etmek, ondan sadır olan
mübarek sözlerin İslam Tarihi ve geleneğ! içinde nasıl yankı bulduğunu
veya bulmadığını öğrenmek için bilhassa Islam geleneğinin sütunları diyebileceğimiz
alimlerimizin bu mirası nasıl anladığı ve nasıl yorumladığımn
önemi izahtan varestedir. Binaenaleyh biz bu kısa makalemizde Huccetu'l-
İslam lakabı ile anılmış ve anılmaya devam eden Ebu Hamid
Muhammed el-Gazali'nin sadece varlık mertebeleri açısından hadisleri
nasıl yorumladığını ve ne derece geniş bir yorum çerçevesi çizdiğini anlatmaya
çalışacağız.
Bilindiği gibi Hz. Peygamberden bize intikal eden rivayetlerin bir
kısmı haber niteliğindedir. Haber, tasdik ve tekzib edilebilir söz demektir2
• İbn Hibban haber niteliğindeki bu rivayetleri anlam vemuhteva bakımından
seksen ayn başlık altında incelemiştir. Hz. Peygamber vahye
mazhar olan bir beşer olarak, bizim görmediklerimizigördüğü, bizim hissetmediklerimizi
hissettiği içindir ki, sadece şahadet aleminden değil,
ı. S.41-43
2. Gazali, Faysal ISO.
------ i i
1
358 MEHMET GÖRMEZ
gayb ve melekOt aleminden ,de haberler vermiş ve' beşer aklının bu haberleri
anlamada ve yorumlamada zaman zaman zorlandığı olmuştur. Onun
haber verdiği kıyamet, haşr, cennet, cehennem, melek, cin, şeytan vs. gibi
varlıklar aynı zamanda Kur'an'ın da haber verdiği varlıklardır. Ancak Hz.
Peygamberin bazen Kur',an' da olmadığı halde haber verdiği bir takım
varlıklar da yok değildir. Işt(: gerek Kur'an'da varolup detayları hakkında
bilgi içeren hadislerin mahiyeti, bu hadislerde haber verilen varlıklann
ontolojik değeri ve gerekse Kur'an'da olmadığı halde Hz. Peygamberin
haber verdiği varlıklar ve buıılan ihtiva eden h~dislerin anlaşılması ve yorumlanması
ciddi tartışmalara sebep olmuştur. Islam kelamcılarının haber
niteliğindeki bu hadislerde ifade edilen varlıkları bir iman ve tasdik konusu
olarak ele alıp değerlendirmeleri tartışmaya farklı boyutlar kazandır-
'mıştır. Zira bir bütün olarak iman, Hz. Peygamberin Allah'tan alıp haber
verdiği her şeyi tasdik etmek, küfür ise Hz. Peygamberin haber verdiklerinin
tamamını veya birisini inkar etmek olarak tarif edilmiştil.
Hz. Peygamberin Allah 'tan alıp insanlığa tebliğ ettiklerinin başında
şüphesiz Kur'an gelir. Ancak onun haber verdikleri sadece kur'an 'da zikredilen
varlıklardan ibaret değildir. Hadis kü11iyatına baktığımız zaman,
bir peygamberin beşer sıfatıyla haber veremeyeceği, akli meleke ve ictilfad
ile de tesbit edemeyece,~i nice varlıklardan söz edildiğini görürüz.
İşte bunlara inanmak ve bu varlıklan tasdik etmek de imanın sınırı içinde
yer alacak mı? Yer alacaksa, bunları nasıl anlamak mümkün olacak, almayacaksa,
bunları nasıl ve ne şekilde tevil etmek gerekecektir? Yaratılışın
başlangıcı, (bedu'l-halk), vahyin keyfiyeti, kıyamet sahneleri, cennet
ve cehennem tasvirleri gibi konulan ihtiva edı~n hadisleri nasıl anlamak
gerekir. Bazen Hz. Peygamber kendisinden önceki peygamberlerle görüşmüş,
konuşmuş gibi haber venniştir. Geçmiş ür~metlerin yaşantılarından
bizzat müşahede etmiş gibi aktardıklan vardır. Işte bugün bütün bunlan
nasıl anlamak ve yorumlamak gerekir? Elbette bu makalede bütün bu sorulara
cevap vermek mümkün değildir. Biz sadece Huccetu'l-İslam İmam
Gazali zaviyesinden meseleye bakacak ve onun bu kategorilere giren bazı
hadisleri varlık felsefesi açısından nasıl değerkndirdiğini özetlemeye çalışacağız.
Gazali'ye göre tasdik'in asıl anlamı: Peygamberin var olduğunu
haber verdiği şeylerin varlığını kabul etmektir. Ancak varlığm beş ayn
mertebesi vardır,
ı.zati varlık
2. Hissi varlık
3. Hayali varlık
4. Akli varlık
5. Şibhi varlık
3. Gazili, Faysal, ISI.
GAZALİ FELSEFESİNDE VARLIK MERTEBELER! 359
Hz: Peygamber tarafından haber verilen herhangi' bir varlık bu beş
mertebeden birine dahil edilerek anlaşılabiliyor ve yorumlanabiliyorsa
kişi o haberi ve haberde ifade edilen varlığı tasdik ediyor demektir.
Ancak kişi söz konusu varlığı bu mertebelerden hiçbirine dahil etmeyip
yalanlama yoluna giderse yine Gazaıi 'ye göre Hz. Peygamberi tekzib konumuna
düştüğü için küfrütercih etmiş demektir. Şimdi gerek bu varlık
mertebelerini ve gerekse varlık mertebeleri ile izah edilen hadislerden örneklerle
konuyu ele alabiliriz:
1. ZATİ VARUK: (el-VÜCfJDU'Z-zATİ)
Zftti varlık hakiki varlıktır. varlığın bizzat kendisidir. Hissin ve aklın
dışında da varolan varlıktır, ancak hiss ve akılondan bir suret alarak onu
idrak ederler. Zftti varlık o kadar bilinen bir şeydir ki, insanlann çoğu varlığın
bundan başka manasını bilmez. Bazı hadisleri anlamada ortaya
çıkan problem bundan sonra zikredilecek varlık çeşitlerini zati varlık olarak
değerlendirmekten kaynaklanmıştır.
Gazali bu kısmı misale gerek görmeyecek kadar sarih görmüştür.
Zira realitede var olan odur. Hz. Peygamberin arş, kürsi, dünya, hayvan
ve bitkiler hakkında verdiği bilgiler bu cümledendir. Bunlar zahiri manalanyla
anlaşılır ve tevil edilmezler. Yine bunlar hiss ve hayalle idrak edilsin
veya edilmesin gerçekten varolan cisimlerdir4
2. Hİssİ VARUK (el-VÜCfJDU'L-Hİssİ)
Bir şeyin sadece hissen varolmasıdır. Mesela gözün görücü kuvvetinde
temessül eden, yani göze var gibi görülen varlıklar hissi varlıklardır.
Uyuyan kimsenin, hatta hasta bir kimsenin uyanıkken gördüğü şey bu
kısma girer. Zira böyle bir kimseye bazen bir saret görünür. Fakat onun
hissin dışında bir varlığı yoktur. Ancak böyle bir kimse onu hissin dışındaki
diğer varlıklar gibi görür. Zftti varlık, onu idrak edici bir müdrik olmasa
da, bağımsız bir vücudu vardır. Fakat hissi varlığın idrak edicinin
idrakinden başka hiçbir varlığı mevcut değildir.
Gaziili 'ye göre sadece hasta bir kimsenin veya uyuyan kimsenin uyaıukken
gördüğü şeyler hissi varlığa girmez. Bazen Uyanık ve sıhhatli iken
peygamberlere ve velilere meleklerin cevherlerine benzeyen güzel bir
saret görunür, onlar bu saret vasıtasıyla vahiy ve ilham alırlar. Zira başkalarının
gayb alernine dair uykuda telakki ettiklerini onlar uyanık iken
alırlar. Bu da onlann iç alemlerinin çok temiz ve berrak oluşundandır~.
4. Gazali, Faysal, 157.
5. Gazali, Faysal, 154.
360 MEHMET GÖRMEZ
Kur'an-ı Kerim Hz. Cebrail'in Hz. Meryem'e görünüşünü şu şekilde
ifade eder: "O (Cebrail) ona (Meryem'e) normal bir insan şeklinde göründü
(temessele),,6 Cebrail k(mdisi insan şekline girmiş değildir. Ancak
Meryem'in hissi varlık olarak gördüğü insan şeklidir.
Şimdi bunu hadislerden bazı örneklerle izah etmeye'çalışalım:
ı. Buhari ve Müslim'İn Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettikleri bir
hadiste Hz. Peygamber şöyle: buyurmuştur: "Ölüm (kıyamet günü)7 güzel
bir koç şeklinde getirilir ve (cennet ile cehennem arasında tutulur.) Bir
münadi, "ey cennet ehli" diye seslenir ve cennet ehli koşuşarak gelir ve
(koç şeklindeki ölüme) bakarlar. "Bunu tanıyor musunuz?" diye sorar
onlar da "evet bu ölümdür" derler. Ve hepsi onu görmüş olurlar. Sonra
Münadi "ey cehennem ehli" diye seslenir. Onlar da koşuşarak gelir ve
ona bakarlar. Onlara da "bunu tanıyor musunuz?" diye sorar. Onlar da
"evet bu ölümdür" diye cevap verirler ve hepsi onu görmüş olurlar. Sonra
bu koç (onların gözü önünde) kesilir. Sonra (aynı münadi): ey cennet ehli
burada ebedilik (huıad) vard.ır, ölüm yoktur. Ey cehennem ehli size de
ebedilik var ölüm yoktur." d.er. (Daha sonra Resullullah) şu ayeti okur:
"Her şeyin hükme bağlanacağı o onmaz pişmanlıklar gününün (gelip çatacağı
konusunda) onları uyar. Çünkü onlar ha.la gaflet içindedirler ve (o
günün geleceğine) inanmıyorlar.K9
Aslında bu hadisin nasıl anlaşılması gerektiğini bir dil ve belagat ustasına
sorarsanız, o bunun anlaşılması ve yorumlanmasında her hangi bir
zorluk olmadığını söyleyecek ve kıyametten sonra ölümün son bulacağının
bu şekilde bir teşbih ve istiare yahut temsili bir anlatımla anlatılmak
istendiğini ifade edecektir. Lafzın zahiri anlamından lizade düşünmeyi saf
imana ters görenler ise bilakis bizzat ölümün hakiki koç şekline dönüşeceğine
ve yine gerçek anlamda boğazlanacağına inanırlar. Ancak Gazlili,
bu tür hadislerde geçen varlıkları hakiki varlık olarak telakki etmenin
doğru olduğunu kabul etmediği gibi bu tür hadislerin tamamını mecaz,
teşbih veya istiare olarak görmenin de doğru olmadığını söyler. Zira ölüm
arazdır ve ölümün cevhe.r haline dönüşmesi muhaldir. Hadisin kendisi
temsili değil fakat ölümün son bulması temsili olarak bu şekilde tahakkuk
6. 19. Meryem 17.
7. Hadisin tercilmesinde açılan parantezler farklı tariklede gelen lafızlar göz önünde
bulundurulduğu içindir.
8. 19. Meryem 39.
9. Buhari, Tefsir 19, V,,236; ~üslim, 51. Cennet 40, 41, LV, 218Ş; M.~slim aynı hadisi
aynca Abdullah b. Omcr'den de rivayet etmiştir. [42] Ancak ıbn Omcr rivayetinde
ölümün koç şeklinde getirilip kesileceği ifade edilmez. Sadece cennet ve cehennem
ehlinin girdikleri yerde ebedi kalacağı ifade edilmiştir. Bunlardan başka Ahmed b.
Hanbel'de aynı hadisi hem, Ebu Said ed-Hudri"den hem de Ebu Hureyre'den riva.
yet etı,niştir. Bk. Müsned, II, 377,423,513; III, 9.
GAzALt FELSEFESİNDE VARLıK MERTEBELER! 361
edecektir. Yani, ölüm bizatihi bir koç şekline dönüşmeyecek, fakat hem
cennet ehli hem de c.ı:hennem ehli onu hissi bir varlık olar* bu şekilde
tasavvur edecektir. Olümün kaça dönüşmesi ve boğazlanması hariçte
değil, onların duyularında gerçekleşmiş olacaktır. Böylece artık ahirette
ölümün varlığından ümitler kesilmiş olacaktır .10 '
2. Gaziili 'nin hissi varlık için verdiği diğer bir örnek Buhari ve Müslim'in
Enes b. Malik'ten rivayet ettikleri şu hadistir: "cennet ve cehennem
az önce bu duvarın yüzeyinde bana gösterildi. Bu kadar hayır ve
şerri bir arada hiç görmemiştim."n Gaziili'ye göre bizzat cennetin yahut
cehennemin kendisi duvara intikal etmiş olamaz. Hatta bunu cisimlerin
aynada tezahürü gibi bir görünme olarak da görmemek gerekir. Olup
biten şey cennet veya cehennemin suretinin duvarda hissen temessül
etmiş olmasından ve Hz. Peygamberin onlann varlığım duvarda hissetmeSinden
ibarettir.
Bu hadisi bu şekilde yorumlamanın ne derece doğru olduğu tartışılabilir.
Ancak ortada bir gerçek var ki, bu kategoriye girebilecek hadisler
bundan ibaret değildir. Hz. Peygamberin cennet ve cehenneme yaptığı seyahatleri
haber veren, cennet ve cehennem ehlinin hallerini anlatan her iki
yerden manzaralar tasvir eden haberler pek çoktur.
A Şah Veliyyullah Dehlevi, Gazaıi'nin "hissi varlık" dediği şeyler için
"Alemu'l-Misal" tabirini kullanmış ve aynı hadisin başka bir tarikini
.buna örnek olarak vermiştir. Buhari ve Müslim'de yer alan rivayete göre
Hz. Peygamber "cennet ve cehennem bana, benimle kıble duvan arasında
tasvir edildi." buyurmuştur. Aynı haberde anlatıldığına göre Hz. Peygamber
cennetten bir salkım üzüm almak için elini uzatmış ve hararet üfleyen
cehennemden ürpererek geri geri çekilmiştir. Orada hacıları soyan yankesicileri,
kediyi hapsedip açlıktan öldüren kadını görmüş, köpeği sulayan
fahişe bir kadını da cennette görmüştürıı.
Dehlevi, bu örneği verdikten sonra şöyle der; "Malumdur ki, o mesafe,
insanlarca bilinen normal boyutlarıyla ne cenneti ne de cehennemi alabilecek
büyüklükte idi.,,13 .
Yine Hz. Enes 'ten rivayet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur: "Cennete girdim birden kendimi incilerle çevrilmiş
bir nehrin kıyısında buldum. Suyun akıntısına elimi uzattım misk olduğunu
gördüm. Cebrail'e bu nedir diye sordum. O da "bu Rabbinin sana verdiği
Kevser'dir" dedi.14
10. Gazaıi, Faysal, 157.
1ı. Buhari, Salat SI, I, II 1-112; Mev3.kit, ll, I, 136; Müslim, 43. Fazail; 134, 135, 136. ıı. Buhari, KüsOf 9; MUslim. KUsOf 18; Buhari, Ezan 91; MUslim, KüsOf 17.
13. Huccetullah, I, 52. (Tere: 1,42).
14. İbn Ebi Şey.e, II, 437; İbn Hanbel, Musned, III, 103; İbn Hibban, eTekasim, (elİhsan'dan),
XIV, 390; Bhari, Tefsir, Kevser Suresi, 4964.
362 MEHMETGÖRMEZ
Hz. Aişe'den rivayet edilen bir haberde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Cennette dolaşırken (Kur'an) okuyan bir kimsenin sesini işittim.
Bu kimdir diye sordum. Haıise h. Nu'man diye cevap verdiler. Ben de iyilik
böyledir işte, o (Harise) insanlar içinde annesine en iyi davranan
kimse idi" dedi.ls
Ebu Hureyre'den gelen bir rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Ben cennette Cafer'i (b. Ebi TMib) iki kanadıyla uçan bir
melek olarak gördüm.,,16
İbn Abbas'ın ve Usame b. Zeyd'in ayn ayn naklettikleri bir hadiste
ise Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Cehennem bana gösterildi. Ehlinin
ekseriyetinin inkar eden kadınlar olduğunu gördüm. Kendisine
Allah'ı mı inkar ediyorlardı diye soruldu. O "hayır iyiliği inkar ediyorlardı,
nankör kimselerdi" diye cevap verdi. (Daha sonra sözlerine devamla
şöyle buyurdu:) Sen o kadınlara bir hayat boyu hep iyilikte bulunsan
sonra senden bir kötülük görse, "senden hiç hayır görmedim" der."17
Herhangi bir hadis kitabı incelendiğinde bu örneklerin ne kadar çoğaltılabileceği
görülecektir. Cafer-i Tayyar ile ilgili hadiste olduğu gibi,
bu tür haberlerin bir kısmının zayıf hatta uydurma olduğu doğrudur.
Ancak geneli itibariyle sahih olanların varlığı inkar edilemez. Klasik
şerhlerimiz tetkik edildiği zaman bu tür hadisleri anlama ve yorumlama
konusunda farklı dört görüşten söz etmek mümkündür;
a) Bu hadislerin bir kısmı Hz. Peygamberin rüyalarıdır. (Ru 'ya-i
Sadıka veya Saliha). Nitekim "bana gösterildi" diye başlayan hadislerin
bütün tarikleri bir araya getirildiğinde bazısının "ben uyuyorken
bana gösterildi" diye başladığı görülecektir.
b) Bunların bir kısmı tergib ve terhib amacıyla Hz. Peygamberin
başvduğu temsili anlatımlardır.
c) Bir kısmı hakiki varlıkolarak değerlendirilmiştir. İbn Hibban
"bana cennet ve cehennem birlikte gösterildi" diye başlayan hadisin
yorumunda şöyle demiştir: "Hz. Peygamberin cenneti ve cehennemi
birli.kte görmesi bizzat cismi ile olmuş ve onlan ayan
15. Abdurrezzak, Musannef. 20119; İbn' Hanbel, Musned. VI, ISI, IS2; Buhari,
Ef'alu'I-İbad, 547; Nesaı, Fadail, 130; İbn Hibban, et-Teklisim'den (el-İhsan), XV,
479.
16. Tirmizi, Menakıb, 3763; Hakim, Mustedrek, III, 209; İbn Hıbban, et-Tekasim'den
(eı-thsan), XV, 521; Yahya b. Main bu hadisin zayıf olduğunu ifade etmiş, Zehebi
de sıhhati konusunda Hakim'e itirazda bulunmuştur. [bk. Hakim, Mustedrek, IlI,
212].
17. Buhari, İmam 21, I, 13; Nikah 87; Müslim, Zikir ve Dua, 2736; tbn Hibban, et-
Teklisim'den (eı-thsan) XVI. 495.
GAzALt FELSEFESİNDE VARLIK MERTEBELERİ 363
(beyan) gözleriyle görmüştür. Bu Allah'ın ona fazlı ve onu sair
peygamberlerden ayıran bir vasıftır. Ancak Hz. Peygamberin
cennet ehlinde veya cehennem ehlinde gördüğünü söylediği vasıflar
kendisine tasvir edilen vasıflardır. Ta ki, ümmetini her iki dünyada
gayesine ulaşıtracak vasıfları bilsin ve cennet ehlinin vasıflarını
haber vererek ümmetini bu vasıflara sahip olmaya terğib
(teşvik) etsin, ,cehennem ehlinin vasıflarını da anlatarak ümmetini
bu vasıflardan sakındırsın (terhib etsin).,,'8
d) Bu yorumlardan birisi de işte Gazali'nin anlattığımız yorumudur
ki, o bu haberlerde yer verilen varlıkların hakiki varlık olarak değerlendirilemeyeceğini,
bunların birer hissi varlık olduğunu, Hz.
Peygamberin bunların varlığını sadece hissettiğini ifade etmiştir.
3. HAYALi VARLıK (el-VÜCUDU'L-HAYALi)
Hayali varlık, duyularla bilinen varlıkların, hissedilmekten uzak oldukları
zamandaki suretidir. İnsanın gözleri kapalı d~ olsa istediği bir varlığı
hayalinde canlandırabilir, hatta onu gözle görüyormuş gibi olabilir.
Hayali varlık tam olarak insan beyninde mevcut, fakat beynin dışındaki
alemde mevcut değildir. Gazali'ye göre şu hadiselerde geçen varlıklar
hayali varlıklardır:
,
1. Müslim'in sahih bir isnadla rivayetine göre İbn Abbas şöyle demiştir:
"Allah Resulü ile birlikte Mekke ile Medine arasında yürüyorduk.
Resullullah Ezrak Vadisine ulaştığında "bu hangi vadidir?" diye sordu.
Kendisine Ezrak Vadisi olduğu söylendiğinde: "Hz. Musa'r.ın bu tepeden
yüksek sesle Allah'a yakararak indiğini görüyor gibiyim" dedi. Sonra
Herşa Tepesine19 vardı ve "bu hangi tepedir?" diye sordu. Herşa Tepesi
olduğunu söylediklerinde de şöyle dedi: "Sa~!d Yunus b. Metta'yı semiz
kırmızı bir deve üzerinde görüyor gibiyim. Uzerinde yünden bir cübbe,
deves!nin liften bir yuları var ve (o da) Allah'a yakarıyor."ıo Müslim'in
yine ıbn Abbas'tan naklettiği diğer bir rivayette, Hz. Peygamber, Hz.
Musa'nın rengi ve saçı hakkında da bilgi vermiş, hatta başka bilgiler de
vermiş ancak hadisin üçüncü ravisi olan Davud bunları unutmuştur:ı1
Aslında Hz. Peygamberin "görüyor gibiyim" ifadesinden Hz. Musa
ve Hz. Yunus'u gerçekte görmediği sadece onları hatırladığı ve hayalinde
canlandırdığı anlaşılmakt~dır. Hz. Peygamber de pekala hayalinde bir
18. İbn Hibban, et-Tekiisim'den (el-İhsan), XVI, 495.
19. Herşa, Şam ile Medine arasında Cuhfe'ye yakın bir yer ismidir. Yakut el-Hamevi,
Mu'cemu'l-Buldan'da Cuhfe'nin.Mekke yakınında bir tepe ismi oldugunu ve buradan
denizin göründügünü söyler.
20. Müslim, İman 268, i, 152.
21. Müslim, İman 269, 1,152; Hadisin diger rivayetleri için bk. İbn Huzeyme, Musned,
2632; İbn Hanbel, Musned, I, 216; İbn Mace, Menasİk 2891; İbn Hibban, et-
Tekasim'~~n (el-İhsan), XIV, ıo3.
364 MEHMET GÖRMEZ
sareti tasvir yoluyla anlatabilir.
Gazaıi, bu görme olayını hayali değil de, hissi olarak yorumlanabileceğini
söyler. Yani uyuyan kimse saretleri nasıl görüyorsa, Hz. Musa ve
Hz. Yunus'un suretleri de co şekilde Hz. Peygamberin görme duyusunda
teme'ssül etmiş olabilir. Fakat Hz. Peygamberin "görüyqr gibiyim" ifadesi
22 bu yorumu boşa çıkarmaktadır.
Nitekim sahabe'den bazıları da daha sonra Hz. Peygamberden haber
verirken onu hayalinde canlandırmış ve "sanki onu şöyle derken veya yaparken
görüyor gibiyim" demişlerdir. Mesela Hz. Abbas Huneyn savaşını
anlatırken; "Sanki Resululla,h'ın 'katın ile müşriklerin üzerine yürürken
görüyor gibiyim.,,23 Hz. Aj~;e, kendisine "ihramlı iken koku sürülebilir
mi?" sorusunu cevaplarken: "Sanki Resullullah'ı ihrarnlı iken mafsallarına
mi~k sürerken görüyor gibiyim,,24 demişlerdir.
Ne var ki, ravilerin rivayette bulunurken sarf ettikleri lafızlar esas
alınırsa Hz. Peygamberin gerek gelmiş geçmiş peygamberler veya ümmetler
hakkında, gerekse gelecekte olabilecek bir takım hadiseler konusunda
sadece "görüyor gibiyim" değil, "gördüm", "bana gösterildi" veya
"bana arz olundu" gibi ifadeler kullandığı da görülecektir. Hatta bazı hadislerde
bazı peygamberlerin fiziki yapılarını tarif ettiği, dahası ashabıİıdan
kimlere benzediklerini de vurguladığını görüyoruz. Mesela Müslim'in
Cabir b. Abdillah'dan naklettiğine göre Hz. Peygamber bir
hadisinde şöyle buyurmuştur: "Peygamberler bana arz olund~. Musa'yı
gördüm ŞenOe kabilesinin adamları gibi kilolu değildi, Hz. ısa'yı gördüm,
gördüğüm insanlar içinde en çok Urve b. Mesud'a benziyordu. Hz.
İbrahim'i gördüm. Ona en çok benzeyen de (ben) arkadaşınızım. Cebrail'i
gördüm o da en çok Dıhy(~'ye benziyordu.25
4. AKLı VARUK (el-V()CUDU'L-AKLI)
, Akli varlık bir şeyin riihu, manası ve haldkati demektir. Bazen akıl
bir şeyin histe, hayalde ve zilti olarak h~çteki suretine bakmaz, sadece
mana ve hakikatini düşünür ve kavrar. Işte aklın kavradığı bu şey akli
varlıktır. Mesela müteşabihattan addedilen "yedullah" "Allah 'ın eli" ifadesini
ele alalım. Şüphesiz el'in bilinen bir şekli, hissedilen ve hayal edilebilen
bir sureti vardır. Ancak bir de elin gerçek mahiyetini ifade eden
bir manası vardır ki, o da bir şeyi sımsıkı tutma ve yakalama gücüdür.
Kalem dendiği zaman, ister ağaç, ister kamış, isterse metalolsun bir şekli
22. Gazaıi, Faysal, 153.
23. Abdurrezzak, Musannef, 9741: İbn Hanbel, Musned, 1,207; MUslim,Cihad 7.7.
24. İbn Hibban, et-Tekasim'den (eı-ıhsan),"', 153.
25. MUslim,ı. ıman 271, 1,153; Tirmizi, Şemai1 12.
GAzALİ FELSEFESİNDE VARLıK MERTEBELERi 365
, vardır. Fakat onun hakikati ve asıl mahiyeti ilimlerin kendisiyle yazılmasıdır.
Aklın kalemden anladığı bu şey akli varlıktır.(*)
Bu Kategori'ye örnek olarak verilebilecek bazı hadisler:
1. Buhari ve Müslim'in Abdullah b. Mesud'tan rivayet ettiklerine
göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "ben cehennemden en son çıkacak
ve cennete en son girecek kimseyi biliyorum. Bu kimse cehennemden
sürünere)c çıkacaktır. Allah Teala ona git cennete gir diyecek ancak cennet
ona dolu gibi gelecek ve dönerek "Yarabbi cenneti dolu buldum" diyece)
ctir. Allah Teala tekrar "git ve cennete gir" diyecek. Fakat o yine
'orayı dolu görerek "Yarabbi orayı dolmuş buldum" diyecektir. Bu sefer
Allah "git ve cennete gir orada sana dünyanın on misli verilecektir" buyuracak,
o kimse de "Yarabbi sen yegane meliksin, benimle alay mı ediyorsun
(veya bana gülüyor musun?)" diyecektir. İbn Mesud sözlerine devamla:
"Hz Peygamber (bunu ari1atırken) azı dişleri görününceye kadar
güldü" der.26
Gazali'nin anlattığına göre bazı kimseler, bu hadiste cennet ve dünyanın
mukayesesini aİı1ayamamış ve bunu problem edinmişlerdir. Cennete
giren insanlardan sadece bir kişiye dünyanın on misli nasıl verilebilir?
Buradaki mukayeseyi nasıl değerlendirmek gerekir? hadisin zahiri manası
cennette bir kişiye verilen yerin uzunluk, genişlik ve alan itibariyle dünyanın
on misli olduğunu gösteriyor. Bunu bu şekilde anlamak mümkün
müdür?
(*) Gaziili Aııah'ın herhangi bir varlıga benzediğini çagnştıran (el-MOhine li't-Teşbih)
.(surct, el-ayak, iniş, oturuş ve intikal gibi) bir tak~m ifadeleri ihtiva eden hadislerin
nasıl anlaşılması gerektiği kendisine sorulunca I1camu'l-Avam 'an ilmi'l-Kelam
adlı bir risale kaleme almış ve bu eserinde söz konusu hadislerin nasıl anlaşılması
gerektigini detaylanyla açıklamaya çalışmıştır. Gazili'nin bu eserinde anlattıklanna
göre, böyle hadisler karşısında sıradan insanlara düşen yedi aşamalı bir yol takip etmektir.
Bunlar sırasıyla,
i. Takdis: Aııah'ı her türlü varlığa benzernekten tenzih etmek.
2. Tasdik: Hz. Peygamber'den gelen haberleri onun kasdettigi anlamlan ile kabul
etmek.
3. cı-itiraf bi'l-Acz: Bu gibi konularda Hz. Peygamber'in muradını anlamaktan aciz
olduğunu itiraf etmek. .
4. SukOt: Anlamını sorup araştırmamak, derinliklerine dalmamak, bu konularda
sorup sual etmenin bidat olduğunu bilip susmak.
5. Imsiik: Söz konusu hadisin lafızlannda arttırma veya eksiltme yoluna giderek
herhangi bir tasarrufta bulunmamak. ' '
6. Keff: Bu tür hadislerin balini yorumlanndan kaçınmak.
7. et-Teslim li Ehlihi: Bu tUr hadislere vakıf olmamayı bir acziyet olarak değerlen-
. dirmeyip bu konuda marifet ehline teslim olmak. [tlcamu'I-Avam 1-28].
366 MEHMETGÖRMEZ
İşte Gazali bu ve buna benzer hadisleri akll varlık ile izah etmekte
yahut bu şekilde de izah edilebileceğini söylemektedir. Buna göre hissi
ve hayali farklılık ile akli ve manevi farklılık ayn şeylerdir. Nitekim "bu
mücevher atın on mislidir" derken, mücevherin his ve hayal ile idrak edilen
büyüklüğü değil, maliyeti, mahiyeti ve özü ile, aklen idrak edilen manası
itibariyle atın birkaç katı olduğu kastedilmektedir.
2. Gazali hadislerde geçen ve selefin müteşabihat olarak değerlendirip
yorumlamaya yanaşmadığı "yeduııah" Aııah'ın eli tabirini de bu kategoride
değerlendirmiştir. Mesela;
a)"Allah Adem'i elleriyle halketti"ı7
b) "Kişi güzel bir şeyi tasadduk ettiği zaman Allah onu sağ eliyle
alıp kabul eder ve onu arttmr. Bir kimse bir lokma tasadd~.k ettiği
zaman bu lokma Allah'ın avucunda dağlar kadar çoğalır. Oyleyse
sadaka verin."ı8
c) "Allah gece'kötülük yapana gündüz tövbe etmesi için elini uzatır.
Gündüz kötülük işleyene de tövbe etmesi için gece elini uzatır."ı9 .
gibi hadisler buna örnek olarak verilebilir.
Gazali'ye göre, his veya hayal ile bilinen bir organ demek olan "el"
in yüce Allah için kuııanılmasının muhal olduğuna dair delil getiren
kimse bu gibi hadislerde bildirilen elin ruhani ve akli olduğunu kabul
eder. Yani bu hadislerde ifade edilen, "el"in süreti değil manası, hakikati
ve ruhudur.
5. ŞİBHi VARLıK (el-VÜCODU'Ş-şİBHİ)
Şibhi varlık; ne süretiyle, ne hakikatiyle ne histe ne hayalde ne de
akılda bir şeyin bizatihi varolmasıdır. Sadece benzetme yolu ile bir şeyin
var kılınmasıdır. Ancak var kılınan bu şeyin sıfatlan ve özellikleri benzetilen
şeyin sıfatları ve özellikle,i ile aynı değildir. Bunun en güzel misali
ef'alu'l-kulubu, yani duygusal eylemleri Allah için kullananhadislerdir.
Allah'ın sevdiğini, sevinç duyduğunu, güldüğünü, öfkelendiğini sabrettiğini,
özlem duyduğunu vs. bildiren bütün hadisler bu kategoride değerlendirilebilir.
Buna şu hadiskri örnek olarak verebiliriz;
"Aıııili Azimetlerinin yerine getirilmesini sevdiği gibi ruhsatlarının
da yerine getirilmesini sever.,,30
.26. Buhari, Rikak. 6571; Müslim. İman. 83.186.187; İbn Hibban, el-İhsan. XVi, 517.
7475.
27. Buhari. Enbiya 3; MUslim. Kıtder 15. IV. 2043.
28. Ahmed b. Hanbel. Musned,lI. 268. 412. 514.
29. Ahmed b. Hanbel. Musned. LV. 395.
30. Abdurrezzak. Musannef, 20569; İbn Hibban. et-Tekasim. II. 69, h. no. 354.
GAzAı.t FELSEFESİNDE VARLıK MERTEBELERİ 367
"Allah yumuşaktır (rerIk) yumuşaklığı (nfkı) sever. Yumuşaklığın
verdiği değeri sertliğe vermez.,,31 i
"Allah her işte yumuşak davranmayı (nfkı) sever.',32
"Kıyamet gününde müminin mizanında en ağır gelecek şeyahlaktır.
Allah kötü sözlü (fahiş) kaba (bezi') kimselere buğzeder.33
"Allah hakkı söylemekten utanmaz ...',34
"Allah biri diğerini öldürdüğü halde cennete giren iki adama güler. /
Biri Allah yolunda savaşıp öldürüldüğü için, diğeri de tevbe edip yine
Allah yolunda savaşıp şehit düştüğü için.',3s
"Allah üç şeyden hoşlanır üç şeyden de öfkelenir; sadece ona kulluk
edip hiçbir şeyi ona şirk koşmamanızdan, topluca Allah'ın ipine sanlmanızdan,
işlerinizin başına gelenlere karşı samimi olmanızdan hoşlanıro
Fakat dedikodudan, malı zayi etmekten ve çok (lüzumsuz) soru sormaktan
da öfke duyar.',36
. _ SONUÇ
Gazali'ye göre, Hz. Peygamber'in sözlerinden herhangi bir sözü bu
varlık mertebelerinden birine uygun olarak anlayan herkes peygamberi
tasdik ediyor demektir. Tekzib ancak bu manalann hepsinin inkar edilmesi
ve Hz. Peygamberin,söyediklerinin hiçbir manasının olmadığını -ki bu
durum doğrudan doğruya tekzib demektir- ve sözlerindeki gayenin işleri
kanştırmak ve dünya menfaati elde etmek olduğunun iddia edilmesidir.
Gazali'ye göre, Te'vil kanunlarma.bağh kaldığı müddetçe yorum
yapan hiç kimse tekfir edilemez. Zira Islam fırkalan içinde te'vil yapmak
zorunda kalmayan hiçbir fırka olmamıştır. Te'vilden en çok sakınan
Ahmed b. Hanbel dahi "Haceru'l-Esved yeryüzünde Allah'ın sağ elidir.',
37"Mü'minin kalbi Rahman'ın iki parmağı arasındadır.',3.8 "Ben Rah-
31. İbn Mace, Edeb, 3688: eı-thsan, n, 309.
32. İbn Hanbel, Musned, VI, 85; İbn Maee, Edeb 3689; eı-ıhsan, n,307,548.
33. Buhari, el-Edebu'I-Mufred 442; el-İhsan, XII, 56, 5693,5694,5695.
34. İbn Hanbel, Musned, V, 214; Tahavi, Şerhu Maani'l-Asar, III, 44; ıbn Hibblin, et-
Tekasim, (eı-thsan), IX, 515, 4200.
35. Muvatta, Cihad, ıı,460; Buhari, Cihad, 2826; eı-thsan, X, 523.
36. Muvatta, II, 990; Buhari, el-Edebu'I-Mufred, 442; eı-thsan; VIII, 183,3338.
37. Taberani'nin Mu'eem'inde naklettiği bu Hadis [VI. 168] aslında zayıf bir hadistir.
Ancak pek çok şahidinden dolayı Hasen addedilmiştir. Bk. AclOni, Keşfu'l-Hafa, I.
417. '
38. Abdullah b. Amr b. As tarafından rivayet edilen hadisin asıl metni şöyledir: Bütün
insanlann kalpleri bir tek kalp gibi Rahman'ın iki parmağı arasındadır. Bu kalpler
368 MEHMETGÖRMEZ
man' ın nefesini Yemen tarafından hissediyorum,,39 gibi hadisleri yorumlama
yoluna gitmiştir. Ona göre, Hz. Peygamber mü'minlerin Hacer-i
Esved'i öpmeleri için böylı~ bir benzetme yapmıştır. Zira sağ el öpü~ür.
Bu da Gazali'nin şibhi veya mecazi varlık dediği şeydir. Aynı şekilde ıbn
Hanbel Allah Teala için hissi olarak iki parmağın varlığını imkansız görünce
bunu bir nevi akli ve ruhani parmak olarak yorumlamıştır ..Akli ve
ruhani parmakta~ maksat varlıkların evirilip çevrilmesi kendisiyle mümkün
olan şeydir. Insanın kalbi melekle şeytanın mücadeleleri arasındadır.
Allah Teala onlar vasıtasıyla'kalpleri dilediği tarafa çevirir. Netice olarak
"iki parmak" sözü o ikisind~m (melek-şeytan) kinaye olar~ söylenmiştir.
Ahmed b. Hanbel ve Hanebliler'den sonra en çok te'vilden sakınanlar
Eş'ariler'olmuştur. Ancak onlar dapek çok hadisi te'vil etme cihetine
gitmiştir. Mesela, daha önce geçen; "ölüm güzel bir koç suretinde getirilip
kesilir" hadisini mecaii olarak değerlendirmişlerdir. Aynı şekilde,
amellerin terazide tartılacağını bildiren ayet ve hadisleri de yorumlamışlardır.
İmam Eş'ari'ye göre: amellerin yazıldığı sayfalar tartılacak ve
Allah onlarda amellerin dereceleri miktarınca ağırlıklar yaratacaktır. Bu
te'vil şekli Gazali'nin şibhi varlık dediği şeye oldukça yakındır,
Son olarak şunu da ifade etrn,ek gerekir ki,
Gazali'ye görete'vilin cevazı, zahiri mananın anlaşılmasını imkansız
kılan bir delile bağlıdır. Binaenaleyh hadislerde haber verilen varlıkları
varlığın beş mertebesiyle izah edebilmemiz için şu' sıranın takip edilmesi
şarttır:
ı. Nasstan ilk anlaşılan mana zati varlıktır. Bu mana sabit olduğu
zaman diğer manaların hepsini içine alır.
2. Zati varlığın anlaşılması imkansız olduğu takdirde hissi varlık olduğu
anlaşılır. Bu mana sabit olduğunda kendisinden sonrakileri de içine
alır.
3. Hissi varlığın sübiitu da mümkünolmazsa hayali veya akli varlık
üzerinde durulur.
4. Onlar da mümkün olmadığı takdirde şibhi-mecazi varlık manası
alınır.
üzerinde diledigi gibi tasamıfta bulunur." Bk. Müslim, Kader, 17; Tirmizi, Kader 7;
Ebu Davud, Daavat 89; İbn Mace, Mukaddime 13.
39. Sahih hadis kaynaklarından bulunmayan bu hadise Ebu'l-ferec İbnu'l-Cevzi,
"Def'u Şubehit't-Teşbih" adlı eserinde "Rüzgarı gördügümüzde ona sögmeyin zira
o Rahman'ın nefesidir'" hadisini izah ederken yer vermiş ve Ebu Hureyre'den rivayet
edildigini belirtmiştir. Bk. Def'u Şubehit't-Teşbih, 60.


Düzenleyen admin - 27 Mayıs 2010 Saat 12:17
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,078 Saniyede Yüklendi.