Gazali Net Ana Sayfa
Anasayfa Anasayfa > Gazali İle İlgili Güncel Haberler > Gazali ile ilgili güncel haberler
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  Forum Yardım Forum Yardım  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Nabi`den Gazali`ye

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj / Okunmamış Mesajları Gör
sibel Açılır Kutu Gör
Kalfa
Kalfa


K.Tarihi: 28 Nisan 2010
Durumu: Aktif Değil
Gönderilenler: 189
Aktiflik
Seviye
Deneyim
Mesaj Seçenekleri Mesaj Seçenekleri   Alıntı sibel Alıntı  Yanıt YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Nabi`den Gazali`ye
    Gönderim Zamanı: 26 Mayıs 2010 Saat 00:02

Nabi`den Gazali`ye

İskender Pala, divan edebiyatımızın usta şairlerinden Nabi için bir sanat adamı olmakla birlikte bir sistem koyucudur diyordu. Ve `Klasik şiirimizde kendinden sonra gelen şairlere en yoğun biçimde tesir etmiş sanatkar kimdir diye bir sual sorulsa biz

 
 Gökçen Göksal

İskender Pala, divan edebiyatımızın usta şairlerinden Nabi için bir sanat adamı olmakla birlikte bir sistem koyucudur diyordu. Ve `Klasik şiirimizde kendinden sonra gelen şairlere en yoğun biçimde tesir etmiş sanatkar kimdir diye bir sual sorulsa biz hiç şüpesiz cevap hanesine Nabi adını yazardık` diyen İskender Pala, Nabi`nin şiire felsefi bir özle bakabildiğini söylüyordu. Yaşadığımız dünyanın aslında bir geçiş süreci olduğuna vurgu yapan Nabi, bu yönüyle yani fikri lafzıyla da kendisinden sonra gelen şairleri de etkileyebilmiştir. İskender Pala yazısının devamında `gerçi ondan evvel, Fuzuli, Baki, Yahya, Nefi gibi üstadlar yetişmiş, daha sonrada Nedim ve Galip gibi sanatkarlar yaşamıştır, ama o bütün bunların arasında deha mesabesinde bir sistem kurucudur` der.(1) Nabi kendisinden sonra gelen şairlerin üzerinde gerçekten derin bir iz bırakmıştır. Bunun temel nedenlerinden biri de Nabi`nin şiir yazımının altında yatan bakış açısıdır. Hangi icra alanında bulunursak bulunalım, altında mutlaka düşünsel bir derinlik olması gerekir. İşte bizdeki bu derinliği meydana getirenlerden biri de Gazali`dir.


Kendisinden sonra gelen düşünürleri en fazla etkileyen, sadece etkilemekle de kalmayıp yazdığı 500 üzerinde kitapla arkasında bir kütüphane bırakan ve izleri halen takip edilen bir düşünürümüzdür Gazali. Nabi gibi şairlerin edebiyatçıların, düşünürlerin, üretimlerine katkı sunan bir lim olarak Gazali kökleri her daim sulanan bir çınar gibi önümüzde durmaktadır. Eğitiminin büyük bir kısmını Nişabur`da el-Cüveyni`nin yanında tamamlayan Gazali burada, hukuk, fıkıh mantık dersleri almış, daha sonra Nizamülmülk`ün davetlisi olarak Bağdat`a geçmiştir. Burada kısa sürede ilmi derecesi ve takvasıyla Nizamiye medresesinin müderrisliğine getirilmiştir.


Gazali`nin en büyük özelliği, felsefi alanda var olan boşluğu ve bu boşluktan dolayı meydana gelen sapkın fikirlere karşı verdiği mücadeledir. Korkulan, uzak durulan ve dipsiz bir kuyu olarak adlandırılıp sakınılan felsefeye önce Rumca`yı öğrenerek işe başlamış daha sonra Yunan felsefecilerin öğretilerini okuyarak, kendi penceresinden yanıt vermiştir. Daha önce Yunan filozofların peşine takılmakla ve onlardan iktibas yapmakla yetinen felsefecilerin aksine bu filozofların düşüncelerindeki eksiklikleri ortaya çıkarmış ve bunları da Tehafütü`l Felasife adlı kitabında ortaya koymuştur. Felsefeyi korkulu bir rüya olmaktan çıkartan Gazali kimi İslam felsefecilerinin batılı felsefecilerden örnek aldıkları sapık fikirleri de müthiş zekasıyla açığa çıkarmıştır. Yunan felsefecilerinden etkilenerek ortaya çıkan Dehriyyun, Tabiiyun gibi felsefi görüşleri yerle bir etmiş ve Hüccetül İslam sıfatını layıkıyla taşımıştır. Gazali bir felsefeci değil bir alimdir ve onun alimliği her konuda var olan bilgisiyle etrafına ışık saçmakla geçmiştir. Batınilere karşı verdiği ilmi mücadele de takdire şayandır. Batıniliğe karşı yazdığı eserlerin başında El-Kıstas-ul Mustakim adlı eseri gelir.


İmam Gazali yaşadığı coğrafyanın içinde bulunduğu hem fikri hem de siyasi karışıklıkta ilmi aktarımına devam etmiş ve haçlı seferleri sırasında dahi ilim yayma mücadelesinden geri kalmamıştır. Mutezile`ye karşı cevap verdiği dönem, yaşadığı coğrafyanın kargaşa içinde olduğu bir dönemdir ama o yılmadan mücadelesine devam etmiştir. Gazali, Eflatun ve Aristo felsefesini benimseyen İbn-i Sina ve Farabi`nin yanlış düşüncelerini çok güzel bir biçimde tenkid etmiş ve bu düşüncelerin açmazlarını Tehafüt-ül Felasife adlı kitabında ifşa etmiştir. Daha sonra felsefi ve kelami bilgisinin dışında tasavvufa yönelen Gazali, Nübüvvet kavramı üzerinde durmuş ve tasavvufi görüşlerini Mişkat-ül Envar adlı eserinde toplamıştır. Şam`da kaldığı süre içersinde İhya-ı Ulumiddin`i yazan Gazali`nin birçok eseri yabancı dillere de çevrilmiştir. Medreselerde hocalık yapan ve bir çok öğrenci yetiştiren Gazali, yaşadığı yerlerde halkın sevgisine mazhar olmuş bir insandır. Gazali, iktisadi alanda da eserler vermiştir. Gazali`nin yazdığı nice eser maalesef günümüze kadar ulaşamamıştır. Bunun nedenleri arasında, bahsettiğimiz üzere Gazali`nin yaşadığı coğrafyalarda yaşanan savaşlar vardır. Bunlardan biri de Moğol istilasıdır.


Gazali özellikle okuduğu mutasavvıfların eserlerinden sonra hayatının geri kalan kısmını tasavvuf ilmine ayırmıştır. Kur`an okuyarak, zikir çekerek ve hadis ezberleyerek geçirdiği hayatının son demlerine kadar ilim öğrenmek ve öğretmekten kopmayan Gazali, büyük bir İslam alimi olarak gönülleri feth etmiş ve halen de feth etmeye devam etmektedir.


(1)Şahane Gazeller Nabi, Kapı yayınları, 2005

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2009 Web Wiz
Türkçe Çeviri Hakan Tekgöz

Bu Sayfa 0,031 Saniyede Yüklendi.