Ahlâk Eğitimi
Genel olarak İslâm insanın doğuştan iyi olduğunu kabul eder.
Bozulma sonradandır. “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde
yarattık.” Aslı güzel olan, insanın eğitime müsait olması fıtratı
gereğidir. Bu eğitimin gerçekleşmesi için de dinler gelmiştir. Eğer
insan eğitilmeye müsait olmasaydı, Peygamberler gibi eğiticilere ihtiyaç
kalmayacaktı.
Bunun için de Gazâlî, önce ahlâk’ın tanımı üzerinde durmaktadır.
“Ahlâk” diyor Gazâlî: “Nefiste yerleşmiş bir melekedir. Ondan herhangi
bir fikri zorlama olmaksızın ‘(insan) eylemleri kolaylıkla ortaya
çıkar.” Gazâlî, “Nefiste yerleşmiş bir melekedir” cümlesini insanda
iyilik yapmanın özellik (fıtrat) haline gelmiş olması şeklinde
açıklamaktadır ve de Gazâlî’ye göre ahlâkı eğitmenin yolu bütün işlerde
dinin kanunlarına uymakla mümkündür. İnsan dini taklit ederek adım
atmalıdır.” Buradan hareketle çocuğa iyi bir ahlâk kazandırmanın yolu
dini çerçevede bir eğitimle olacaktır. Bunun için de ona güzel örnek
olmak gereklidir. Çünkü diyor Gazâlî; çocuk anne ve babasının yanında
ilâhi bir emanettir. Onun temiz kalbi, saf, kıymetli, her türlü, nakış
ve suretten boş bir cevherdir. O, nakşedilen her şeyi kabule uygun,
kendisine yönelen her şeye yönelir durumdadır. Kendine iyilik telkin
edilir ve iyi işler yaptırılırsa çocuk iyi bir insan olarak yetişir.
Dünya ve ahirette saadete ulaşır.
“Ey iman edenler, kendiniz ve çocuklarınızı ateşten korununuz”. (Tahrim, 66/
Ayet-i Kerimesini eğitim açısından izah eden İmam Gazâlî: “Çocuğu
terbiye, dünya ateşine yanmaktan koruduğu gibi cehennem ateşinden de
korur.çocuğu koruma, onu güzel eğitip temizlemek,ş ona ahlâki değerleri
öğretmek, kötü arkadaşlardan korumak, devamlı olarak zevk oluyor halde
bırakmamak, refah ve süs sebeplerini savdırmamakla olur. Çünkü zinet ve
refaha alışınca büyüdüğü zaman onları elde edebilmek için ömrünü onların
peşinde kaybeder.
Görüldüğü gibi Gazâlî, ahlâki eğitimin çocuğu ilk günlerinde
başlaması gerektiğine inanıyor ve de emilecek sütün iyi seçilmesi haram
olmamasına dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Çocuk iyi ile kötünün farkına varması ile, murakabe edilmesi
gerekir. Nelerin günah, nelerin iyi olduğu ona tedrici olarak
anlatılmalıdır. Yemek adabı da bu yaşlarda öğretilmelidir.
Gazâlî’ye göre, çocuk ilk yetişme çağında ihmal edilirse ahlâkı
bozulur, hasetçi, hırsız ve benzeri birçok kötü huylar peyda olur. Bütün
bu kötü huylardan ancak güzel terbiye sayesinde korunur. Çocuğun güzel
ahlâkı ile ilgili güzel bir hareketi görüldüğü zaman takdir edilmeli,
çocuğu sevindirecek bir şekilde mükafatlandırmalıdır. Şayet bazen
kendisinde bir defalık bir kötü hal görülecek olursa onu görmemezlikten
gelmeli, gizli kusurları araştırılmamalıdır.
Gazâlî, çocuğun temyiz yaşına (7 yaş) geldiğinde taharet ve
namazla emredilmesi ve Ramazan’ın bazı günlerinde oruç tutması
gerektiğini söyler. Buluğ çağına yaklaştığı zaman kendisine yasaklanan
hususları anlaması mümkün olur. Çocukluğunda güzel terbiye edilen çocuk
buluğa yaklaştığında dinin sınırlarının sırlarını anlaması mümkün olur.
Gazâlî, ergenlik çağından önce uygun terbiye verilen çocuklarda buluğa
yaklaştığında muhakemenin geliştiğine ve ahlâki, dini prensiplerin
davranışları kontrol etmesine işaret ediyor. Çocukluğunda iyi terbiye
edilen çocuklar artık ergenlik döneminde soyut kavramları cennet ve
sorumluluk gibi konuları anlama olgunluğuna geldiğinde dünyanın baki
olmadığını, dünya nimetlerinin son bulacağını, dünyanın durulacak bir
yer olmadığını, yolculuk yeri olduğunu, devamlı ve asıl mekânın ahiret
olduğunu, ölümün her an gelebileceğini, akıllı insanların dünyadan
ahiret azığını temin eden kimse olduğunu, bu sayede cennetin bol
nitelerine kavuşup Allah katında mevki sahibi olabileceğini kendisine
anlatmalıdır. Çocuk ergenlik çağına kadar uygun terbiye almışsa bu
sözler buluğda kendisine tesir eder. Oyma yazının taşta iz bıraktığı
gibi bu sözler de çocuğun kalbine yerleşir. Fakat daha önceki yaşlarda
çocuk güzel terbiye edilmez, kötü söz ve işlere alışır, gününü sadece
eğlenceyle geçirir ise duvarın kuru toprağı kabul etmemesi gibi bu
çocukta hakikatleri kabul etmez.
b. Ahlâk Eğitiminin İmkanı
Gazâlî, ahlâk eğitiminin mümkün olduğunu ve eğitimle ahlâkın
değişebileceğini savunur. Bunun mümkün olmadığı görüşünde olanlar da
vardır. Gazâlî, onların bu görüşlerini şu şekilde sıralamaktadır:
1. Ahlâk, insanın iç yapısı (batınî sureti)dir. Beden ise onun
dış yapısı (zahirî sureti)dir. İnsanın dış suretini değiştirmek mümkün
değildir. Meselâ, kısayı uzun, uzunu kısa, güzeli çirkin, çirkini güzel
yapmak mümkün olmadığı gibi. Bu nedenle batınî çirkinliği güzelleştirmek
ve ahlâkı değiştirmek de mümkün değildir.
2. Bu görüşü savunanlar, ikinci delillerini tecrübeden
aldıklarını sanmaktadırlar. Onlara göre, güzel ahlâk, şehvet ve gazabı
kahretmekle mümkündür. Halbuki şehvet ve gazab tabiatın mizaç ve
iktizasındandır. O, hiç bir zaman insandan ayrılmaz. Onunla uğraşmak
boşuna vakit öldürmektir. Bu görüşleriyle ahlâk eğitiminin hiçbir yarar
sağlamayan boşuna emek olduğunu iddia ederler.
Ahlâkın eğitimle değiştirilemeyeceği düşüncesinde olanlara karşı Gazâlî’nin ileri sürdüğü delilleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Ahlâkın eğitimle değişmeyeceğini savunanlar,bu konuda sağlam
delillere dayanmamaktadırlar. Onların böyle düşünmelerinin sebebi,
nefsini terbiye ve ahlâkını düzeltmekle meşgul olması kendilerine ağır
gelmesidir ki, bu kusurlarını kabul etmemektedirler.
2. Eğer ahlâka değişiklik olmasa ve değişikliği kabul etmesek, o
zaman öğüt ve nasihatlar, va’z ve terbiyeler boşa gitmiş olacaktı ve
peygamberimiz (SAV)’in “Ahlâkınızı güzelleştiriniz” buyurmasının değeri
kalmayacaktı.
3. Gazâlî üçüncü delil olarak, hayvanları ehlileştirmek ve
terbiye etmek mümkün olduğuna göre, insanların ahlâki eğitiminin daha
çok imkan dahilinde olduğu görüşündedir. Doğan kuşu ehlileşiyor,
sahibinden ayrılmıyor. Köpek terbiye ediliyor, avını yemiyor … gibi
örneklerle Gazâlî bu görüşünü desteklemektedir.
http://sufice6559.wordpress.com/2010/12/06/imam-gazali-k-s-gore-ahlak-egitimi/
|