Sayfayı Yazdır | Close Window

EDEB HAKKINDA - 4

Nereden Yazdırıldığı: Gazali Net
Kategori: Gazali'nin Fikirleri
Forum Adı: Gazali'nin Fikirleri
Forum Tanımlaması: Gazali'nin Fikirleri
URL: http://www.gazali.net/forum_posts.asp?TID=1458
Tarih: 27 Nisan 2024 Saat 18:15
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 9.67 - http://www.webwizforums.com


Konu: EDEB HAKKINDA - 4
Mesajı Yazan: NaCl
Konu: EDEB HAKKINDA - 4
Mesaj Tarihi: 03 Temmuz 2011 Saat 04:02

TEVAZU AHLÂKI

Bir cümle ile söyleyecek olursak, mütevazı' kimse Al-lahu Teâlâ'nın ahlâkı ile ahlâklanmış kimsedir. Bu ona âhirette şeref olarak yeter. Hz. Peygamberin (s.a.v) şu sözü bunu ifade etmektedir: "Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yükseltir." Tevazu, insanın iradeli olarak yaptığı işlerde kendisini ifrat ve tefritten korumasıdır. Bu haldeki kimse, ne kibirlenir ne de kendisini rezil rüsva eder.

Tevazünün aslı, kulun kolayca hakka boyun eğmesi, ona kulak vermesi ve hak karşısında nefsini zelil etmesidir. Hak deyince Allahu Teâlâ ve O'nun emri kastedilir.

Tevazünün son noktası; kulun, yüce Allah'ın her işteki hikmetini ve tek yaratıcı olduğunu bildiği için, övüldüğü bir zillet hali hissetmemesi, kötülendiğinde de kalbinde bir acı ve sıkıntı duymamasıdır. Çünkü kul, efendisinin önünde bir zillet hali hissetmez. Bu, muvahhidlerin yoludur. Zira, tevazu sahibi, nefsim de bir kıymet gördüğü için onu alçaltır; tevhid ehli ise, nefsinde bir kıymet görmez ki, tevazu ile uğraşsın.

Şu halde tevazu sahibi, ihtiyarî olarak yaptığı işlerinde kontrolü elinde tutar, kibre girmediği gibi zillete de düşmez. Bazan iradesi dışında zillet haline düştüğü olsa da bu devamlı değildir.

Velîlerin yolu, başına gelen her şeye rıza göstermek ve ondan bir lezzet almaktır, çünkü her iş, yüce Allah'ın ilmi ve iradesi ile meydana gelmektedir. Bu durumda o, Allahu Teâlâ'nın hükmüne ve güzel işine nazar eder, halindeki kusurundan dolayı kendinde bir zillet hali hissetmez. Zillet halini hisseden ancak, kibirli, cahil ve ilâhî fiillere bakışında kusurlu kimselerdir. Bu kimselerin zillet hali arttıkça, kibirleri de artar, çünkü onlar zillete tevazu derler, tevazuyu yüksek bir hal görürler ve onunla kibirlenip kendilerini beğenirler.

Allahu Teâlâ'yı tanıyan ariflere gelince, onlar kâinatta Allah'tan başka kimseyi görmezler ve O'nun hiçbir hükmünü beğenmemezlik etmezler. Aksine, kâinatta her ne oluyorsa onu, kendilerine yapılan ilâhî ikramların bir alâmeti görürler.

İmamlardan biri (rah) bu konuya şöyle işaret etmiştir Marifet ancak, zillet hali kendilerinin ayrılmaz bir sıfatı olan mütevazı kimselerin kalbinde bulunur. Onlar, devamlı Allahu Teâlâ'nın kudretini müşahede eder ve ilâhî nazar altında olduklarını bilerek hareket ederler. Eğer onlar, semaya yükseltilseler, nefislerinde bir kemâlâtları artmaz, şayet en aşağı derecelere indirilseler, bunu da kendileri için bir noksanlık görmezler. Çünkü onlar, gerçek kemâlatm Allahu Teâlâ'nın hükmettiği işlerde ve kendilerinde gerçekleştirdiği şeyde olduğunu bildiklerinden, kendi irade ve tercihlerini terketmişlerdir. Birde onlar, bu hallerini korudukları sürece devamlı Allahu Teâlâ'ya yaklaşmakta ve daha fazla ilâhî lutuflara ulaşmaktadırlar. Bu, mukarrebîn makamındaki ariflerin rütbesidir.

Salihlere gelince, onların tevazusu, nefislerini ve rablerini tanıdıkları ölçüdedir. Tevazünün alâmeti, kendisine hak olan bir şey emredildiği zaman burun büküp onu beğenmemezlik yapmamaktır. Eğer nefsinde hakka karşı böyle bir duygu varsa, o hakkı kabulde kibirlenen bir kimsedir. Bu, büyük bir günahtır. Allahu Teâlâ en iyisini bilir.

Hak Yolunun Esasları / Semerkand Yayınları / Güzel ve Kötü Ahlak / S. 206



Sayfayı Yazdır | Close Window

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.67 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2010 Web Wiz - http://www.webwizguide.com