Sayfayı Yazdır | Close Window

EDEB HAKKINDA - 5

Nereden Yazdırıldığı: Gazali Net
Kategori: Gazali'nin Fikirleri
Forum Adı: Gazali'nin Fikirleri
Forum Tanımlaması: Gazali'nin Fikirleri
URL: http://www.gazali.net/forum_posts.asp?TID=1459
Tarih: 28 Nisan 2024 Saat 08:02
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 9.67 - http://www.webwizforums.com


Konu: EDEB HAKKINDA - 5
Mesajı Yazan: NaCl
Konu: EDEB HAKKINDA - 5
Mesaj Tarihi: 06 Temmuz 2011 Saat 13:09

el'KUDDÛS:

O, hissin idrak ettiği, hayâlin tasavvur ettiği, vehmin ileri atılıp tahayyül ettiği, vicdanın ihtilâç ettiği tefkirin tasarladığı her vasıf (nitelik) den münezzeh ve müberradır. O'nu vasf ederken o, ayıp ve noksan sıfatlardan münezzehtir   demedim, çünkü böyle bir söz edebe aykırı düşer. Zira böyle bir ifade, ülkenin kıralını vasf eden kimsenin: “ülkemizin kiralı, mühür kazıya, kan alıcı değildir!” sözüne benzer. Şurası da muhakkaktır ki, bir şeyin mevcut olmasını nefy etmek (yoktur demek) o şeyin var olmasının mümkün olduğunu vehm ettirir. Böyle bir vehim de -Vacib-i Tealaya- noksanlık isnad etmeye yol açar. Onun için O'nu vasf ederken dedim ki: “O, bir çok kimselerin mükemmel olarak kabul ettiği veya sandığı vasıflardan münezzehtir”. Çünkü o insanlar, önce kendilerine bakıp niteliklerini tanıdılar. Tabiî ki, bu nitelikler içinde mükemmel olanı mevcud olduğu gibi noksan olanlar da mevcuddur. Onlar, ilim, kudret, duyma, görme, konuşma, irade gibi vasıflarını mânalarının hizasına koyarak “işte bu kemâl sıfatlardır” dediler. Kendilerine göre, cehalet, acizlik, körlük, sağırlık, dilsizlik gibi noksan olan sıfatlan da mânalarının hizasına koyarak noksan saydılar. Sonra Allah'ı övmek istedikleri zaman kendi ölçüleri dahilindeki mükemmel sıfatlarla tavsif ettiler ve noksan sıfatlardan tenzih ettiler. Oysa Allah kendi nefislerinde kemâl sıfatlar olarak tanıdıkları sıfatlardan da, kendi haklarında noksan kabul ettikleri sıfatlardan da münezzeh ve müberradır. Hattâ yaratıklar için tasavvur ve tahayyül edilen her türlü sıfatlardan da münezzehtir. Çünkü O, onların hiç birine benzemez, hiç bir şey de O'na menend olamaz! Bu konuya dalma ve izah etme olmasaydı zaten bu konuya girmezdim, teeddüp ederdim. Bunu, mukaddimeler bölümlerindeki dördüncü bölümde gayet açık olarak izah ettim, tekrarına lüzum görmüyorum.. 
 
TENBÎH :

Kulun takdisi, ilim ve iradesini tenzih   etmesidir İlmine gelince: Onu, bütün muhayyelât, mahsusat (his edilenler), Mevhûmat  (vehm    edilenler)   ve behîmi sıfatların iştirak ettiği her şeyden tenzih etmesidir. İradesine gelince, onu, şehvet, öfke, yemek, içmek, evlenmek, giymek, dokunmak, bakmak gibi beşerî lezzet  ve sıfatlara müncer olan her türlü sıfatlardan tenzih etmektir. İşte  kul, böyle olunca ancak Allah'a yaklaşabilir. Onun kalbi her zaman için Allah'la beraber olabilir. Onun Allah'dan başka hiç bir şeyde hazzı, Allah'a kavuşmaktan başka hiç bir şeyde şevki, Allah'dan gayri hiç bir nesnede sevinç ve neşesi kalmaz! O'na Cennet bütün nimetleri ile verilse, hiç birine iltifat etmez. Sahipsiz evi ne yapsın o?..

Hülâsa: Kul, hissî, hayali ve hayvanı olan temayüllerden kurtulduğu gün ruhen kemâle ermiş olur.

Müridin celâleti, muradının celâletiyle ölçülür. Bütün gayesi karnına giren şey olursa, kıymeti de ondan çıkan şey kadar olur. Allah'dan başka gayesi olmayan kişinin   derecesi, himmetine göredir. İlmi, mahsusat, mütehayyilât derecesini geçerse, iradesi şehvet icaplarından arınırsa Hazreti’l - Kuds'un sevgisine mazhar olmuş demektir...

İMAM GAZALİ / ESMA-İ  HÜSNA ŞERHİ / MERVE  YAYINLARI / S.84




Sayfayı Yazdır | Close Window

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.67 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2010 Web Wiz - http://www.webwizguide.com