Allah Yolunda Kardeşliğin Mânâsı ve Dünya Yolundaki Kardeşlikten Farkı
Allah yolunda sevmek ve Allah yolunda buğzetmek, çözülmesi
gayet güç olan bir konudur. Ancak bizim zikrettiğimiz hakikatlerle bunun
üzerindeki perde kaldırılabilir.
Bu hakikatler de şunlardır: Sohbet ya ittifakla veya irade ile vaki
olmak üzere iki kısımdır. İttifakla vâki olan sohbet komşuluk sebebiyle
veya mektepte bir araya gelmek sebebiyle veya medresede, çarşıda,
sultanın kapısında veya seferlerde bir araya gelmek sebebiyle olan
sohbet gibi. Sohbetin bilerek ve tercih edilerek yapılan kısmı ise,
açıklamasını yapmak istediğimiz kastında olduğumuz kısımdır. Çünkü dinde
kardeşlik şüphesiz ki sohbetin bu kısmına dahildir. Zira insanoğlu
ancak ihtiyarî fiillere teşvik edilir. Sohbet bir arada oturmak,
karışmak ve komşuluk yapmaktan ibarettir. Bu işlerde insanoğlu ancak
herhangi bir kimseyi sevdiği zaman onu ister. Zira sevilmeyen bir
kimseden korunur ve uzaklaşır. Sevilen bir kimseye gelince... O ya
zatından dolayı sevilir. Zatından başka her hangi bir hedefe varılmak
için değil, sadece zâtı için sevilir veya onunla herhangi bir hedefe
varılmak için sevilir. Varılmak iste nen o hedef de ya dünya ve dünyanın
lezzetlerinden biridir veya Allah ve âhiretle ilgilidir. İşte bunlar
dört kısımdır:
I. İnsanı zâtından ötürü sevmek. Bu tür bir sevgi mümkün dür. O insan
haddi zatında senin nezdinde sevimli olabilir. Şu mânâ ile ki sen onu
görmek, onu tanımak ve ahlâkını müşahede etmekle zevk alırsın. Çünkü onu
güzel görürsün. Zira her güzel onun güzelliğini idrâk eden bir kimse
için lezzetlidir ve her lezzetli sevilir. Lezzet de güzel görmeye
tâbidir. Güzel görmek ise münase bet, uygunluk ve tabiatlar arasındaki
yakınlığa tâbi olur. Sonra o güzel görünen, ya adamın zâhirî sureti
olacaktır bundan gayem yaradılışın güzelliğidir veya bâtınî sureti olur.
Zâhirî suretinden kastım yaratılışının güzelliğidir. Bâtınî suretinden
ise, aklının mükemmelliği ve ahlâkının güzelliğidir. Güzel ahlâkın ar
kasından güzel fiillerin geldiğinde şüphe yoktur. Kâmil aklın ar
kasından da bol ilim gelmektedir. Bütün bunlar selim bir tabiat nezdinde
güzeldir. Müstakim bir akıl nezdinde mergubdur. Her güzel görünenden
ise lezzet alınır ve sevilir. Belki kalplerin yakınlaşmalarında bundan
daha kapalı bir şeyler vardır. Zira ba zen sevgi, surette güzellik
olmaksızın iki şahsın arasında oldukça derinleşir. Oysa ne yaratılışta
ne de ahlâkta hiçbir güzel tarafı yok tur... Fakat bu derin sevgi, ülfet
ve uygunluğu gerektiren gizli bir münasebetten kaynaklanır. zira bir
şeyin benzeri tabı olarak ona meyleder. Bâtınî benzerlik ise, gizlidir.
Onların ince sebepleri vardır. O sebeplere muttali olmak beşerin kuvveti
dahilinde değildir,
Hz. Peygamber (s.a) bunu şöyle tabir etmektedir:
Ruhlar derlenmiş, toplanmış ve çeşitli kısımlardan meydana gelmiş
askerlerdir. Onlardan tanışanlar anlaşırlar. Aralarında yakınlık
kurarlar. Onlardan birbirine uygun düşmeyenler ise, ihtilâfa düşerler.
Birbirinden nefret ederler!30
Bu bakımdan uygunsuzluk, ayrılığın neticesidir. Uygunluk ise tasarruf
ile tabir edilen münasebetin neticesidir. Hadîs, bazı rivayetlerde
şöyledir:
Ruhlar çeşitli kısımlardan derlenmiş ordulardır. Bir araya gelirler. Havada koklaşırlar.31
Bir kısım âlimler bunu şöyle anlatmışlardır: Allah Teâlâ ruhları
yarattı ve onları ayırdıkça ayırdı ve Arş'ın etrafında ziyaret et tirdi.
Aynı şeyin iki parçasından yaratılmış iki ruh orada tanıştı ve
birleştiler, dünyada da bunu devam ettirdiler.
Nitekim, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Mü'minlerin ruhlarından ikisi, aralarında bir günlük me safe olduğu halde birleşirler. Oysa biri diğerini hiç görmüş değildir.32
Rivayet ediliyor ki, Mekke'de bir kadın vardı. Kadınları güldü
rüyordu. Medine-i Münevvere'de de aynı işi yapan diğer bir kadın vardı.
Bir ara Mekkeli kadın Medine'ye geldiğinde, Hz. Âişe'nin hücresine gidip
onu güldürdü. Âişe validemiz ondan nerede misa fir olduğunu sorunca,
Âişe validemize arkadaşı olan Medineli hanımın misafiri olduğunu
söyledi. Bunun üzerine Hz. Âişe şöyle dedi: "Allah ve Rasûlü doğru
söyledi. Hz. Peygamber 'Ruhlar çeşitli sınıflardan derlenmiş
askerlerdir' buyurmuştu". ... http://www.ihya.info/node/400 - http://www.ihya.info/node/400
|