Batı dillerinde Algazel olarak
tanımlanan Gazali’nin, “Filozofların Tutarsızlıkları”(Tehafütü’l-
Felasif) adlı yapıtı, filozoflara yönelttiği eleştirileri konu
almaktadır. Gazali, filozofların görüşlerine karşı çıkarken alternatif
sunmaktan da geri kalmamıştır. Gazali’nin, filozofların görüşlerine
alternatif olarak sunduğu görüşler, kendisinin en büyük
savunucularından biri olduğu Eş’ari Kelamı’nın görüşleridir. Gazali,
İbn Sina’nın Eş’ari Kelamı’na karşı ortaya attığı tezleri çürütmeye
çalışmış, bunu yaparken; bir yandan Eş’ari Kelamı’nın ilkelerini
kendine özgü bir üslupla yeniden yorumlamış, diğer yandan da, İbn
Sina’nın ileri sürdüğü felsefi görüşlerin, Şeriat’ın ilkeleri ile taban
taban zıt olduğunu ya da, en azından, Tanrısal bilginin bu tür
yorumlarla elde edilemeyeceğini kanıtlamaya çalışmıştır.
Gazali eserinde, yalnızca mucize
adı verilen alanlarda değil, hayatın her alanında aklın sınırlı
olduğunu ileri süren, dolayısıyla; metafizik olgular kadar, gözlemlenen
dünyadaki olayların ve olguların anlaşılmasında bile aklın sınırlı
kaldığını ve vahye gereksinim duyulduğunu söyleyerek mucizeleri
kanıtlamaya, inanç ilkelerini bu görüş üzerine temellendirmeye
çalışmıştır. İbn Rüşd, “Tutarsızlığın
Tutarsızlığı” (Tehafütü’t-Tehafüt) adlı yapıtında Gazali’nin tersine,
“Tanrı’nın her şeyi belirli ve değişmeyen yasalara göre
yaptığını/yarattığını ileri sürmüş, hiç bir şeyin akıl tarafından tam
olarak anlaşılamayacağı kabul edilecek olursa ortada bilim diye bir
şeyin kalmayacağını” belirtir. “Çünkü bilim, doğadaki kuralların
önceden keşfedilmesi ve bu kesin kurallara dayanılması yoluyla var
olur. Oysa Gazali’nin savunduğu gibi, eğer, asla değişmeyen kesin
kurallar olmayacak ve mucize mantığı her alanda her zamanda savunulacak
olursa bilime yer açılmayacak; hikmet ve bilginin değeri asla
anlaşılamayacaktır.” fikrini öne sürer.
Gazali, ağır felsefe- ilahiyat
konularının herkese açmayı savunmada kendine güvenmekte, ancak anlam
düzeyinin farklı olacağını düşünmektedir. Ama kendince her konunun
herkese açılamayacağını da belirtir.
Gazali’nin eserinde filozoflara yönelttiği eleştirileri şu konularda toparlayabiliriz;
1-Filozofların evrenin öncesizliği ile ilgili sunduğu kanıtlar,
2-Evrenin, zamanın ve hareketin sonsuzluğu,
3-Filozofların, yüce Tanrı’nın evrenin yaratıcısı ve düzenleyici,
evrenin de onun bir etkisi ve yapıtı olmasıyla ilgili görüşleri ve
yaratma ve düzenleme kavramlarını gerçek değil metaforik anlamda
kullanmaları
4-Filozofların evrenin yaratıcısını kanıtlayamamaları,
5-Filozofların Tanrı’nın birliğini ve nedeni bulunmayan iki zorunlu
varlığı düşünmenin olanaksızlığını kanıtlamakta yetersiz kalmaları,
6-İlk ilkeden niteliklerin olumsuzlanması,
7-Filozofların “ilk ilkenin başkaları ile bir cinste ortak olması ve
onlardan bir ayrımla ayrılması olanaksızdır, çünkü akıl konusundaki
cins ve ayırım bölümlemesi ona ilişmez” biçimindeki görüşlerinin
geçersizliği,
8-Filozofların “ilk ilkenin varlığı tekil ve yekparedir (basittir),
demek ki onun, mahiyeti ve var olma niteliğinin kendisine
iliştirilebileceği bir gerçekliği yoktur. Tersine, zorunlu varlık olma
niteliği onun mahiyeti gibidir.” Biçimindeki görüşlerinin geçersizliği,
9-İlk ilkenin cisim olmadığını kanıtlama konusunda filozofların yetersizliğinin ortaya konulması,
10- Filozofların, evrenin bir yaratıcısı ve nedeni bulunduğunu
kanıtlama konusundaki yetersizliklerine ve “öncesiz zaman” görüşünün
onları bağlayıcı olması,
11- “İlk ilke başkalarını bilir, cinsleri ve türleri de tümel olarak bilir” diyen filozofların yetersizliği,
12-Filozofların, ilk ilke’nin kendi özünü bildiğini kanıtlamada yetersiz kalmaları,
13-Filozofların, “Tanrı, şimdi, geçmiş ve gelecek diye bölünen zamanın
tikellerini bilmez” biçimindeki görüşlerinin geçersizliği,
14-Göğün, döngüsel hareketleriyle yüce Tanrı’ya ibadet eden canlı bir varlık olduğunu kanıtlamada filozofların yetersizliğine,
15-Filozofların göğün hareketine yol açan amaç ile ilgili sözlerinin geçersizliği,
16-Filozofların, “göklerin ruhları ayaltı evrende bulunan tüm tikelleri bilir.” biçimindeki görüşlerinin geçersizliği,
Doğa ile ilgili tartışmalar
17-Nedenselliğe dair,
18-İnsan ruhunun kendiliğinden oluşan ruhani bir töz olduğunu kanıtlama konusunda filozofların yetersizliği,
19-Ruhların tamamen sona ermesinin olanaksızlığına dair,
20-Filozofların, cesetlerin tam bir tat alma duyusuna sahip olarak yeniden yaratılmasını yadsıdıkları tarzındaki görüş.
Gazali’nin, “Filozofların
Tutarsızlıkları”(Tehafütü’l- Felasif) adlı yapıtını, Kurtubalı Hukukçu
Filozof İbn Rüşd tarafından yöneltilen karşı eleştiri “Tutarsızlığın
Tutarsızlığı” (Tehafütü’t-Tehafüt) adlı yapıtıyla çözümlemeler ve
itirazlarda bulunmuştur. İbn Rüşd, söz konusu eserinde, Gazali’nin İbn
Sina’dan aktardığı felsefi tezlere ustaca itirazlar yöneltmiş; yeri
gelince de bir yargıç gibi davranarak kimi zaman Gazali’yi kimi zaman
İbn Sina’yı, çoğu zaman da öteki filozofları haklı bulmaktadır.
Çok erken bir dönemde Calonyme ben David tarafından İbranice’ye
çevrilen bu eser, daha sonra Latince’ye çevrilmiş ve Rönesans dönemi
Avrupa’sının din anlayışını şekillendirilen kitaplardan biri olarak
sadece Venedik’te 1497, 1527, 1529, 1542, 1555, 1560 ve 1573 yıllarında
üst üste defalarca basılmıştır. Eser İngilizce, İspanyolca, Almanca ve
Fransızca’ya da defalarca çevrilmiştir.
İbn Rüşd, “Tutarsızlığın Tutarsızlığı” (Tehafütü’t-Tehafüt) adlı yapıtının girişinde amacını şöyle belirtir;
“Gazali’nin Tehafüt adlı eserinde ortaya koyduğu görüşlerin doğruluk ve
inandırıcılık bakımından yetersiz olduğunu; ayrıca, büyük bir bölümünün
de kanıtlayıcılık ve kesinlik bakımından tutarsız olduğunu
açıklamaktır.” http://www.insanokur.org/?p=133 - http://www.insanokur.org/?p=133
|