KELAMCILARIN TANIM KURAMLARI
Bu makalede kelamcıların bir tanım teorilerinin olup olmadığı ve varsa bunun ne olduğu sorunuyla ilgileneceğiz. Tanım teorisi klasik mantığın temel problemlerinden birisi olmasına rağmen İslam dünyasında bir dönemden itibaren benimsenmiş; fıkıh, usulü fıkıh, kelam gibi ilim dallarında konu edilmiş ve yapılan tanımlarda bu teoriye sadık kalınmaya özen gösterilmiştir. Ancak dış dünyadan gelen bir şey yeni bünyede nasıl kabul gördüğü, aynen mi kabul edildiği, yoksa bir adaptasyon sürecinden mi geçirilmiş olduğunun tespiti önemli bir husustur.
Bu konuda özellikle ilk kelamcıların Aristo mantığını kabul etmeyip reddettiklerine dair bir iddia söz konusu olmuştur.1 Ayrıca klasik mantığın ve özellikle tanım teorisinin Gazzali ile birlikte kelama girdiği ve kelam yapmanın ön şartı olarak kabul edildiği de ileri sürülen iddialar arasında yer almaktadır.2 Bu iki iddianın ne kadar doğru ve ilk kelamcılardan kastedilenin kimler olduğu, Gazzali’den önceki kelamcıların klasik mantığa bütünüyle karşı çıkıp çıkmadıklarının, karşı çıktılarsa bunun hangi boyutlarda olduğunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bir de kelamcıların klasik mantığın tanım teorisini nasıl karşıladıklarının ve buna kendilerinden bir şey katıpkatmadıklarının araştırılması önemli bir problemdir.
Zira kelamcıların nasıl bir tanım teorisine sahip olduklarını belirlemek, kelam terimleri için yapılan tanımları değerlendirebilmede bize ışık tutacaktır. Bu tespit edilmediği zaman bir kelamcının yaptığı bir tanımın belki de kabul etmediği bir teoriye göre eleştirisi yapılmış olacaktır ki, ilmi bakımdan bu sağlıklı bir durum olmasa gerektir. İşte bunların tespiti için öncelikle klasik mantığın tanım teorisine atıflarda bulunacak, sonra da kelamcıların görüşlerinin bununla uyuşan veya uyuşmayan yanlarını ortaya koymaya çalışacağız.
http://www.kelam.org/dergi/sayi012/KADER01204.pdf - http://www.kelam.org/dergi/sayi012/KADER01204.pdf
|